30 Kasım 2010 Salı

Meme Kanseri

memekanseri
En hain kanserlerden biri MEME KANSERİ

Geç kalınmış teşhislerde cerrahi müdahale zorunlu oldu mu, kadınları hem bedenen hem ruhen kötü hırpalıyor. Kaybedilen göğüs, bir yandan metastaz korkusunu, bir yandan kaybedilen kadınlığın acısını hatırlatıyor. Herkes biliyor ki, göğsü alınan bir kadın, artık kendini bir kadın gibi hissetmiyor. Aslında ne desek boş. Acısını, sadece onlar bilir!


TÜMÖR KONSEYİ OLUŞTURULDU

* Hocam dün demiştiniz ki meme kanserinde önemli olan kadının memesini korumak... Peki ama nasıl?
Basit yöntemlerle... Yöntem basit ama her yerde yapılmamalı. Yani koltuk altı alınmadan, kadının kolları şişmeden...

* Kol neden şişiyor?

Meme kanseri ameliyatında lenf bezlerinin çıkartılması gerekiyor. Lenf bezleri çıkartıldığı zaman bu kolunuza herhangi birşey battığı zaman kolda koruyucu mekanizmanız olmuyor. O kadına diyoruz ki bir daha bu kolunla file taşımayacaksın, bavul taşımayacaksın... Sonra bu kolundan kan aldırmayacaksın. Kemoterapi olman gerekiyorsa hep sağlam kolunu tek kolunu kullanacaksın.

* Ya iki koltuğunun altı da alındıysa...
Hayır. O iki taraflı meme kanseri. O ayrı. O zaman onlara sport takıyoruz. Ama burada önemli olan hastayı biz tedavi bitti dediğimiz zaman göğsü yerinde, kolu şişmemiş olmalı. Bunun için ne yapmalı? Erken tanı. Yani kitle ele gelmeden önce kanseri yakalamamız gerekiyor.

* Ama meme kanserinde iki memenin de alınmasını öneren onkologlar var...
Meme kanserinde memenin tamemen alınması iyi bir yöntemdir. Ama insanı memesiz bırakır. Amaç kadın memesiyle yaşasın, koltuk altı alınmadan, kolu da şişmeden yaşasın. Erken gelir ve iyi de tedavi görürse kurtulur. Bu merkezde biz multidisipliner olarak çalıştığımız için bu mümkün. Yani bu ne demek? Hastalığın tedavisini üstlenen tüm bilim dallarının bir arada çalışması şeklinde belirleniyor. Çünkü cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog, radyolog, nükleer tıp uzmanı ve psikoloğun bir arada ve uyumlu çalışmasını gerektiren kanser tedavisi ancak böyle bir çalışma sistemi ile başarıya ulaşabiliyor. Bu amaçla Anadolu Sağlık Merkezi’nde kurulan Meme Kliniği’nde bir “tümör konseyi” görev alıyor. Bu konseyde, tedavi edilen hastaların tedaviye cevapları tartışılıyor. Tedavi ile ilgili bütün uzmanlar birbirlerinin tedavi planlarını biliyor ve bu tedavi planlarını birlikte yürütüyor. Klinikte yapılan meme kanseri tedavisi, multi-disipliner yaklaşım sayesinde hem daha hızlı hem de daha doğru gerçekleştiriliyor.

5 YILDAN SONRA DA RİSK VAR
* Bunun önemi ne?
Mesela radyologla, cerrahla birlikte çalışmalı. Çünkü bu meme kanseriyse ve memesi yerinde kalıyorsa mutlaka kadının radyoterapi görmesi lazım. Radyoterapinin de mutlaka etkili olması ve kadının da kozmetik bakımdan iyi olabilmesi lazım. Ondan sonra kemoterapi gerekiyor mu gerekmiyor mu buna da birlikte karar verilmesi gerekiyor.

* Hangi aşamada memeyi tümüyle alıyorsunuz?
Meme kanseri tek odaktan ya da birçok odaktan olabilir. Eğer çok odaklıysa alınması lazım. Yani diyelim ki kadının sol memesinde birbirinden farklı yerlerde iki ayrı tümör var. Mutlaka alınması gerekiyor. Memenin tamamen alınması lazım. Yani burasını biraz alayım burasını da biraz olmaz.

* Neden olmaz?
Çünkü bu demektir ki bizim görmediğimiz başka odaklar da olabilir. Nüksetme riski çok yüksektir. Eğer tümör 3 cm’in üzerindeyse alınması lazımdır. Ama herkesi alıyor muyuz? Hayır. Diyelim ki 5 cm’ken geldi kadın. Hemen alıyor muyuz? Evet, hemen almak bir çaredir. Ama biz diyoruz ki önce memeyi bir koruyalım. Nasıl koruyacağız? Kemoterapi yaparak. Kemoterapiyi yaparak bu memedeki tümörü 5 santimken 3 santime sonra 1 cm düşürürüm. Eğer diğer şartlar da uygunsa... Eğer bunu 3 santimin altına indirirsem o memeyi koruyabilirim. Bu bir ekip işidir. Yani cerrah getirecek benimle beraber filmini koyacak ortaya. Radyoterapin de iyi olacak. Diyeceğiz ki burada 5 cm’lik bir kitle var. Ben diyeceğim ki bunu ben kemoterapi ile küçülteyim. Günü geldiği zaman da cerrah ameliyat edecek. Tabii film de çok önemli. Hem kemoterapiden önce çekilenler hem de sonrasında... Küçüldüğüne karar vereceğiz cerrah ameliyat edecek sonra radyoterapi yapacağız işi bitireceğiz. Yoksa cerrah için çok kolaydır o kitleyi hemen almak. Ama kadın ömür boyu memesiz kalacaktır. Ve meme kanseri olup da memesi alınan kadınların çoğu sosyal seksüel bütün hayatları bitmiştir. Biz kadınları sağlıklı bir şekilde hayatlarına bir bütün olarak geri vermek istiyoruz. Ama bunu yapmıyorsanız hasta geç gelirse tabii ki yapacak birşey yok.

* Bir eşik var mı peki meme kanserinde? Deniyor ki 5 yılı geçtin mi rahat? Böyle birşey söylenebilir mi?
Söylenemez. Hele meme kanseri için hiç söylenemez. Meme kanseri olan bir kişide çok erken tanı konanlar hariç, bu kişi 20 sene de geçse üstünden risk altındadır.

* Peki diyelim ki memenin alınması gerekiyor? Memesi alınanlara meme yapıyor musunuz?
Tabii. Ama onu plastik cerrahlar yapıyor. İki türlü yapılabilir. Bir hemen yapılabilir. Yani aynı seansta... Memeyi alıyor bir yandan da o yapıyor. Bir de bir süre sonra. Şimdi çok erkense, yani memenin kanseri özellikleri bakımından uygunsa hemen yapılabilir. Yoksa tercih geç yapılması. Yani nedir geç? Ameliyattan sonraki bütün tedavilerinin yani kemoterapi olacaksa, radyoterapi olacaksa bütün bunları olduktan sonra ve biraz da belli bir süre geçtikten sonra.. Çünkü erken nüksler olabilir. Bunları görmemiz lazım. Yani kadının bir gelişimine bakalım şöyle...

YENİ MEME İÇİN 1 YIL BEKLENMELİ
* Kaç yıl bekliyorsunuz?
Bir yıl.

* Ondan sonra?
Sırttan bir parça kas ve deri alınıyor... Çeşitli yöntemler var.

* Çok ağrılı mıdır peki meme kanseri?
Eğer kemik metastazı yaparsa... İleri meme kanserinde kemik metastazı görülebilen bir olaydır. Kemik metastazı yapabilir.

* Ne kadar zamanda?
Bakın, meme kanserini tespit ettik. O hastanın akıbetini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz. Buna ne tip bir tedavi yapılması gerekiyor. Kemoterapiye ihtiyacı var mı, yok mu? Hormonal tedavi gerekiyor mu, gerekmiyor mu buna bakılıyor. Buna göre hastanın risklerini belirliyoruz ve bir plan yapıyoruz. Bu tedavileri uyguladığımız zaman, metastaz yani hastalığın lokal olarak yinelemesi veya uzak metastaz geliştirme riskini azaltıyoruz. Ömrünü uzatıyoruz. Çünkü lenf bezine atlamak, hormona duyarsız olmak kötü belirtilerdir. Bunları çok yoğun tedavi etmeniz gerekir. Ama yoğun tedaviden kemoterapiden falan korkmamak lazım. Çünkü hayat kurtarır.

Meme kanserinin belirtileri neler?

Erken evre meme kanserinde hastanın hiç şikayeti olmayabilir ya da aşağıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı görülebilir.

* Memede ele kitle gelmesi (En sık görülen belirtidir.)
* Memeden akıntı gelmesi... (Bulanık ya da kanlı)
* Meme başında çekilme
* Meme derisi üzerinde çekilme
* Memede büyüme, ödem, kızarıklık...
* Meme derisinin portakal kabuğu görünümünde olması
* Meme başında iyileşmeyen yara
* Memede daha önceden olmayan, gözle farkedilebilen herhangi bir değişiklik.

Kanserde önemli adım
Amerika’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nin uzmanları, göğüs ve bağırsak kanserine neden olan hücrelerin genetik kodunu çözdü. Daha önce kansere yol açan 10-15 gen olduğunu tahmin eden bilim adamları, aslında mutasyona uğradığında kansere enden olabilen 200 değişik gen olduğunu tespit etti. Uzmanlar, bu saptamanın ilaç firmalarının, kanseri daha iyi analiz ederek, etkili ilaçlar geliştirebilmesini sağlayacağını söylüyor. Araştırmacıların bir sonraki hedefi ise, beyin ve pankreas kanseri hücrelerinin şifresini çözmek. Dünyada her yıl yaklaşık 2.2 milyon insana göğüs ve bağırsak kanseri teşhisi konuyor. Kaynak: smh.com

Hayat 100 yaşından sonra başlayacak..
Tabii ki, iki kuşak sonrası, yani 40 yıl sonra doğanlar için... Endonezya’da bir araya gelen anti-ageing uzmanları gelecek konusunda ilginç öngörülerini kamuoyuyla paylaştı. Amerikan Anti-Ageing Akademisi Başkanı Robert M. Goldman, tıpta her geçen gün yaşanan gelişmelerle 2 nesil sonra insanların kolaylıkla 100 yılı aşacağını söyleyerek, “40 yıl sonra hayat, artık 40’nda değil 100’ünde başlayacak” dedi. Alman Michael Klentze de, uzmanların kök hücre tedavisiyle dökülen saçların yeniden çıkmasını, cildin yenilenmesiyle kırışıkların tarihe karışmasını ve yeni sinir hücrelerinin elde edilmesiyle felcin ortadan kaldırılmasını sağlayacağı görüşünde. Klentze önemli olanın uzun yaşam değil, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın olduğunu söyleyerek, “Amerikalılar yaşam süresini uzatma peşinde. Ancak biz Avrupalılar’a göre iyi yaşamın tanımının sağlıklı ve zinde bir yaşamdır” dedi.

RİSK AZALTILABİLİR Mİ?

Elbette bunun bazı yolları vardır. Örneğin yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle hafif de olsa egzersiz (haftada 4 saat tempolu yürüyüş) tüm kadınlara salık verilir.

Meme kanseri ile beslenme arasında da önemli bir ilişki vardır. Sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme rejimi tercih edilmeli, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.

Tarama testleri

Meme kanserine bağlı ölümleri azaltmada etkili faktörler; risk faktörlerinin tanısı, saptanması, erken tanı, tedavi ve tedavinin iyileştirilmesi şeklindedir. Tüm bunlar arasında en önemlisi erken tanıdır ve bu da tarama programlarıyla olur.

Hiçbir yakınması olmayan kadınlarda meme kanseri saptanmasına yönelik çalışmalara “tarama” denir. Taramaya aday hastalıklar; önemli ve tedavi edilebilir olmalı, çok nadir görülmemeli, hastalık saptanana kadar bir preklinik faza sahip olmalı ve bu preklinik faz sırasında yapılacak tedavi, semptomlar ortaya çıktıktan sonra başlanacak tedaviden daha üstün sonuçlara sahip olmalıdır. Tarama yöntemleri tekrar uygulandıklarında hastaya zarar vermemeli ve test hassas olmalıdır. Meme kanseri, tarama gerektiren hastalıklara iyi bir örnektir.

Meme kanserinin tanısında kullanılan tarama testlerinin başlıcaları, tarama mamografisi (MG), kendi kendine meme muayenesi (KKMM) ve klinik meme muayenesidir (KMM).

Tarama mamografisi (MG)

Mamografi, tarama yöntemleri içinde en çok tercih edilen ve önemli olanıdır. Memede 1 cm’lik kitlenin elimize gelebilmesi için malign hücre sayısının 300 milyara ulaşması gerekir. Bu nedenle mamografinin yaygın kullanımıyla meme kanseri, klinik bulgu vermeden (kitle olarak ele gelmeden) 1 ilâ 2 yıl önce saptanabilir. Tarama mamografisi ile 50 yaş üstü kadınlarda ölüm oranının yüzde 30 oranında azaldığı da farklı çalışmalarda saptanmıştır. Ancak 40-49 yaş ve 40 yaş altında istenen mortalite azalması saptanması daha az bir oranda kalmıştır. Tarama mamografisine gençlerde duyarlılığın az olmasının bir nedeni memenin yoğun (dens) olmasıdır. Bu yaş grubundaki bir kadın, yüksek riskli gruba dahil değilse (erken menarş, nulliparite, ilk gebeliğin geç yaşta olması, herhangi bir doğumun geç olması, doğum yapmamış olan kadınlarda düşük doğum sayısı, geç menapoz gibi...) yarar-zarar oranı kendisi ile tartışıldıktan sonra “kanser taramasına” alınacaksa, her yıl bir kez mamografi çektirerek devamlı takibe alınması salık verilir.
KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR ?
Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.
Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır. Vakfımızda meme muayenesi eğitimi, bu araçlar ile seminerler şeklinde verilmektedir.


23 yaşında meme kanserini atlattı şimdi anneannesine cesaret veriyor
Karşımdaki muzip muzip bakan kızın kısa bir süre önce meme kanseri badiresi atlattığına inanmak zor. Melek Tuncel, sol memesindeki büyükçe kitleyi fark ettiğinde henüz 23 yaşında, üniversite öğrencisiydi. Sadece kendisi değil, doktorları bile şaşırdı bu işe.
Bedeni ve ruhuyla savaşarak hastalığın üstesinden geldi. Genç yaşta kazandığı deneyimi, ondan sonra meme kanseri olan 74 yaşındaki anneannesi Şehri Karakuz için kullanıyor şimdi Melek Tuncel Bursa’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için gelmişti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde halkla ilişkiler okuyordu. Bir sabah memesindeki kitleyi farketti. İlk çekilen ultrasonografiyi değerlendiren cerrah rahattı, “Her genç kızda olabilecek bir şey bu. Önemli değil” dedi. Meme kanseri olabileceğini aklının ucuna bile getirmiyordu. Zaten çok gençti, ailede kimsede yoktu. Bir yıl kadar rahat rahat dolaştı. Gündemine memesindeki kitleyi almadı!

Memesindeki kitleden kime söz ettiyse, “Senin yaşında meme kanseri olmaz” diyordu. Neyse ki erkek arkadaşının ailesi titizlendi, onların ısrarıyla doktora gitti. Her ihtimale karşı biyopsi yaptı. Sonuçları veren laboratuvar çalışanı “Lütfen hemen doktorunuzu görün” dediğinde yumruk yemiş gibi oldu. Kadın doktor da bir süre yüzüne bakamadı. Sonra, “Meme kanserisin” deyiverdi. “İkinci evrede” diye devam etti. Tuncel; “Tek başına gitmiştim doktora. Öylece kaldım... Ben evre diye bir şey bilmiyordum. "Üç gün içinde ameliyat olmalısın’ denince ilk kez o zaman ağladım” diye anlatıyor.
EN KORKTUĞU ŞEY MEMESİZ KALMAKTI
Muayeneden çıktığında annesine dahi haber veremedi. Tuncel, “En kötü senaryoları düşünmeye başladım. ‘Öleceğim’ diyordum sürekli.” Erkek arkadaşının ailesi apar topar Bursa’ya götürdü onu. Annesine yüz yüze geldiklerinde söyleyebildi hastalığını. “Annem ve babam ayrı. Babamla görüşmüyorum. Annemse ne yapacağını bilemedi, böyle bir şey olamaz deyip duyuyordu.”

Bu kez doktora annesiyle gitti. Annesine çok kötü şeyler söylendi: Memesinin tamamını alacaklarını ve kurtulmasının büyük bir şans sayılacağını... Bir de kanser üzerine uzmanlaşmış bir hastaneye götürüldü. Bu doktor daha iyimserdi. “Önemli olduğunu düşünmüyorum. Kitle düzgün hatlarda, kansere benzemiyor. Ama çok büyük, kanser olmasa da alalım” dedi. Kitle, doktorun düşündüğünden kötü huyluydu. Üstelik lenflere de sıçramıştı. “Memem alınır diye çok korkuyordum. Ameliyattan sonra hemen mememe baktım. Yerinde görünce çok sevindim” diyor.
DÖKÜLEN SAÇLARINDAN ÇITÇIT YAPTIRTI
Hastalıkla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. İnternetten araştırmaya başlayınca da pişman oldu. Okuduklarından ve fotoğraflardan korkmuştu. Ameliyattan üç hafta sonra kendine bir hafta tatil verdi, Kuşadası’na yollandı. Artık kemoterapi alması gerekiyordu ama korkuyordu. Doktoru; “Ciddiye almıyorsun. Bu kadar da laylaylom yapılacak bir şey değil” diye azarladı üstelik. Memenin tümü alınmadığı için kuvvetli ilaçlar verilecekti. Saçları uzun ve sarıydı. “Bu saçların gidecek” dedi doktoru. Her sabah ilk işi elini saçlarına atıp, kontrol etmek oldu. 15’inci gün avucu saçıyla dolmuştu. Kaşlar ve kirpikler de gidiyordu. Annesiyle kuaföre koşturdu. Saçlarını kestirdi ve ekletmek için çıtçıt yaptırdı. Kemoterapinin kendine özgü güçlüklerini de birer birer atlattı.

Tedavinin son aşamasına kadar iyiydi. Sonra dağıldı. ‘Öleceğim’ diye düşünmeye başladı: “Her gece yatağa, sabah öleceğim diye giriyordum. Herkesin gözünün içine bakıp, adeta vedalaşarak yatıyordum. Dört yıllık erkek arkadaşımdan da ayrıldım. Hastalığım boyunca hep yanımdaydı, hiç bırakmadı. Ama o zorlu süreçte, küçük bir tartışma sonrası ben istedim ayrılığı. Nedense her şeyden vazgeçmek daha kolay geliyordu” diye anlatıyor.
MELEK BEŞ AYDIR DENİZCİLİK YAPIYOR
Kemoterapiyi, radyoterapi izledi. Tedaviler tamamlanınca okulunu bitirdi. Mezun olabilmek için tez hazırlaması gerekiyordu. Kadınları 20’li yaşların başından itibaren meme kanseri konusunda bilgilendirme kampanyasını tez konusu yaptı. Arkadaşı Seniha Şan’la hazırladığı tezi çok beğenen hocaları geçen yıl onu Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması’na yönlendirdi. İkinci oldu. Sıra iş bulmaya geldi. Kontroller sırasında doktoru onu eşi meme kanseri bir yat kaptanıyla tanıştırdı. Kaptan yatta çalışacak hostes arıyordu. “Hayatımın işiyle hastalığım sayesinde tanıştım. Beş aydır, İngiliz bandıralı bir yatta hostesim. Çok keyifli. Bir gün bu hastalıktan ölsem bile hayatı en güzel şekilde yaşamak istiyorum. İleriyi çok düşünmüyorum. Çünkü insanın başına hiç beklenmedik şeyler gelip bir anda bütün planları alt üst edebiliyor” diyor.
ÖNCE ONDA SONRA NİNELERİNDE
Dr. Güven Atasoy (Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı): Melek, meme kanseri tanısı aldığında çok gençti. Literatürde 14 yaşında bile bildirilen meme kanseri vakası var ama biz yine konduramadık. Anneanne ve babaannesinde çıkması genetik yatkınlığı düşündürüyor. Ailede varsa genellikle önce anneler, sonra kızlarında meme kanseri çıkar. Burada torunda çıktı. Düzenli kontrolleri sürecek. Meme kanserinin östrojenle ilgisi var. Bu nedenle beş yıllığına erken menopoza soktuk. Sonrasında kademeli olarak menopozdan çıkaracağız. (Hurriyet)
En hain kanserlerden biri MEME KANSERİ

Geç kalınmış teşhislerde cerrahi müdahale zorunlu oldu mu, kadınları hem bedenen hem ruhen kötü hırpalıyor. Kaybedilen göğüs, bir yandan metastaz korkusunu, bir yandan kaybedilen kadınlığın acısını hatırlatıyor. Herkes biliyor ki, göğsü alınan bir kadın, artık kendini bir kadın gibi hissetmiyor. Aslında ne desek boş. Acısını, sadece onlar bilir!


TÜMÖR KONSEYİ OLUŞTURULDU

* Hocam dün demiştiniz ki meme kanserinde önemli olan kadının memesini korumak... Peki ama nasıl?
Basit yöntemlerle... Yöntem basit ama her yerde yapılmamalı. Yani koltuk altı alınmadan, kadının kolları şişmeden...

* Kol neden şişiyor?

Meme kanseri ameliyatında lenf bezlerinin çıkartılması gerekiyor. Lenf bezleri çıkartıldığı zaman bu kolunuza herhangi birşey battığı zaman kolda koruyucu mekanizmanız olmuyor. O kadına diyoruz ki bir daha bu kolunla file taşımayacaksın, bavul taşımayacaksın... Sonra bu kolundan kan aldırmayacaksın. Kemoterapi olman gerekiyorsa hep sağlam kolunu tek kolunu kullanacaksın.

* Ya iki koltuğunun altı da alındıysa...
Hayır. O iki taraflı meme kanseri. O ayrı. O zaman onlara sport takıyoruz. Ama burada önemli olan hastayı biz tedavi bitti dediğimiz zaman göğsü yerinde, kolu şişmemiş olmalı. Bunun için ne yapmalı? Erken tanı. Yani kitle ele gelmeden önce kanseri yakalamamız gerekiyor.

* Ama meme kanserinde iki memenin de alınmasını öneren onkologlar var...
Meme kanserinde memenin tamemen alınması iyi bir yöntemdir. Ama insanı memesiz bırakır. Amaç kadın memesiyle yaşasın, koltuk altı alınmadan, kolu da şişmeden yaşasın. Erken gelir ve iyi de tedavi görürse kurtulur. Bu merkezde biz multidisipliner olarak çalıştığımız için bu mümkün. Yani bu ne demek? Hastalığın tedavisini üstlenen tüm bilim dallarının bir arada çalışması şeklinde belirleniyor. Çünkü cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog, radyolog, nükleer tıp uzmanı ve psikoloğun bir arada ve uyumlu çalışmasını gerektiren kanser tedavisi ancak böyle bir çalışma sistemi ile başarıya ulaşabiliyor. Bu amaçla Anadolu Sağlık Merkezi’nde kurulan Meme Kliniği’nde bir “tümör konseyi” görev alıyor. Bu konseyde, tedavi edilen hastaların tedaviye cevapları tartışılıyor. Tedavi ile ilgili bütün uzmanlar birbirlerinin tedavi planlarını biliyor ve bu tedavi planlarını birlikte yürütüyor. Klinikte yapılan meme kanseri tedavisi, multi-disipliner yaklaşım sayesinde hem daha hızlı hem de daha doğru gerçekleştiriliyor.

5 YILDAN SONRA DA RİSK VAR
* Bunun önemi ne?
Mesela radyologla, cerrahla birlikte çalışmalı. Çünkü bu meme kanseriyse ve memesi yerinde kalıyorsa mutlaka kadının radyoterapi görmesi lazım. Radyoterapinin de mutlaka etkili olması ve kadının da kozmetik bakımdan iyi olabilmesi lazım. Ondan sonra kemoterapi gerekiyor mu gerekmiyor mu buna da birlikte karar verilmesi gerekiyor.

* Hangi aşamada memeyi tümüyle alıyorsunuz?
Meme kanseri tek odaktan ya da birçok odaktan olabilir. Eğer çok odaklıysa alınması lazım. Yani diyelim ki kadının sol memesinde birbirinden farklı yerlerde iki ayrı tümör var. Mutlaka alınması gerekiyor. Memenin tamamen alınması lazım. Yani burasını biraz alayım burasını da biraz olmaz.

* Neden olmaz?
Çünkü bu demektir ki bizim görmediğimiz başka odaklar da olabilir. Nüksetme riski çok yüksektir. Eğer tümör 3 cm’in üzerindeyse alınması lazımdır. Ama herkesi alıyor muyuz? Hayır. Diyelim ki 5 cm’ken geldi kadın. Hemen alıyor muyuz? Evet, hemen almak bir çaredir. Ama biz diyoruz ki önce memeyi bir koruyalım. Nasıl koruyacağız? Kemoterapi yaparak. Kemoterapiyi yaparak bu memedeki tümörü 5 santimken 3 santime sonra 1 cm düşürürüm. Eğer diğer şartlar da uygunsa... Eğer bunu 3 santimin altına indirirsem o memeyi koruyabilirim. Bu bir ekip işidir. Yani cerrah getirecek benimle beraber filmini koyacak ortaya. Radyoterapin de iyi olacak. Diyeceğiz ki burada 5 cm’lik bir kitle var. Ben diyeceğim ki bunu ben kemoterapi ile küçülteyim. Günü geldiği zaman da cerrah ameliyat edecek. Tabii film de çok önemli. Hem kemoterapiden önce çekilenler hem de sonrasında... Küçüldüğüne karar vereceğiz cerrah ameliyat edecek sonra radyoterapi yapacağız işi bitireceğiz. Yoksa cerrah için çok kolaydır o kitleyi hemen almak. Ama kadın ömür boyu memesiz kalacaktır. Ve meme kanseri olup da memesi alınan kadınların çoğu sosyal seksüel bütün hayatları bitmiştir. Biz kadınları sağlıklı bir şekilde hayatlarına bir bütün olarak geri vermek istiyoruz. Ama bunu yapmıyorsanız hasta geç gelirse tabii ki yapacak birşey yok.

* Bir eşik var mı peki meme kanserinde? Deniyor ki 5 yılı geçtin mi rahat? Böyle birşey söylenebilir mi?
Söylenemez. Hele meme kanseri için hiç söylenemez. Meme kanseri olan bir kişide çok erken tanı konanlar hariç, bu kişi 20 sene de geçse üstünden risk altındadır.

* Peki diyelim ki memenin alınması gerekiyor? Memesi alınanlara meme yapıyor musunuz?
Tabii. Ama onu plastik cerrahlar yapıyor. İki türlü yapılabilir. Bir hemen yapılabilir. Yani aynı seansta... Memeyi alıyor bir yandan da o yapıyor. Bir de bir süre sonra. Şimdi çok erkense, yani memenin kanseri özellikleri bakımından uygunsa hemen yapılabilir. Yoksa tercih geç yapılması. Yani nedir geç? Ameliyattan sonraki bütün tedavilerinin yani kemoterapi olacaksa, radyoterapi olacaksa bütün bunları olduktan sonra ve biraz da belli bir süre geçtikten sonra.. Çünkü erken nüksler olabilir. Bunları görmemiz lazım. Yani kadının bir gelişimine bakalım şöyle...

YENİ MEME İÇİN 1 YIL BEKLENMELİ
* Kaç yıl bekliyorsunuz?
Bir yıl.

* Ondan sonra?
Sırttan bir parça kas ve deri alınıyor... Çeşitli yöntemler var.

* Çok ağrılı mıdır peki meme kanseri?
Eğer kemik metastazı yaparsa... İleri meme kanserinde kemik metastazı görülebilen bir olaydır. Kemik metastazı yapabilir.

* Ne kadar zamanda?
Bakın, meme kanserini tespit ettik. O hastanın akıbetini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz. Buna ne tip bir tedavi yapılması gerekiyor. Kemoterapiye ihtiyacı var mı, yok mu? Hormonal tedavi gerekiyor mu, gerekmiyor mu buna bakılıyor. Buna göre hastanın risklerini belirliyoruz ve bir plan yapıyoruz. Bu tedavileri uyguladığımız zaman, metastaz yani hastalığın lokal olarak yinelemesi veya uzak metastaz geliştirme riskini azaltıyoruz. Ömrünü uzatıyoruz. Çünkü lenf bezine atlamak, hormona duyarsız olmak kötü belirtilerdir. Bunları çok yoğun tedavi etmeniz gerekir. Ama yoğun tedaviden kemoterapiden falan korkmamak lazım. Çünkü hayat kurtarır.

Meme kanserinin belirtileri neler?
memekanser
Erken evre meme kanserinde hastanın hiç şikayeti olmayabilir ya da aşağıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı görülebilir.

* Memede ele kitle gelmesi (En sık görülen belirtidir.)
* Memeden akıntı gelmesi... (Bulanık ya da kanlı)
* Meme başında çekilme
* Meme derisi üzerinde çekilme
* Memede büyüme, ödem, kızarıklık...
* Meme derisinin portakal kabuğu görünümünde olması
* Meme başında iyileşmeyen yara
* Memede daha önceden olmayan, gözle farkedilebilen herhangi bir değişiklik.

Kanserde önemli adım
Amerika’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nin uzmanları, göğüs ve bağırsak kanserine neden olan hücrelerin genetik kodunu çözdü. Daha önce kansere yol açan 10-15 gen olduğunu tahmin eden bilim adamları, aslında mutasyona uğradığında kansere enden olabilen 200 değişik gen olduğunu tespit etti. Uzmanlar, bu saptamanın ilaç firmalarının, kanseri daha iyi analiz ederek, etkili ilaçlar geliştirebilmesini sağlayacağını söylüyor. Araştırmacıların bir sonraki hedefi ise, beyin ve pankreas kanseri hücrelerinin şifresini çözmek. Dünyada her yıl yaklaşık 2.2 milyon insana göğüs ve bağırsak kanseri teşhisi konuyor. Kaynak: smh.com

Hayat 100 yaşından sonra başlayacak..
Tabii ki, iki kuşak sonrası, yani 40 yıl sonra doğanlar için... Endonezya’da bir araya gelen anti-ageing uzmanları gelecek konusunda ilginç öngörülerini kamuoyuyla paylaştı. Amerikan Anti-Ageing Akademisi Başkanı Robert M. Goldman, tıpta her geçen gün yaşanan gelişmelerle 2 nesil sonra insanların kolaylıkla 100 yılı aşacağını söyleyerek, “40 yıl sonra hayat, artık 40’nda değil 100’ünde başlayacak” dedi. Alman Michael Klentze de, uzmanların kök hücre tedavisiyle dökülen saçların yeniden çıkmasını, cildin yenilenmesiyle kırışıkların tarihe karışmasını ve yeni sinir hücrelerinin elde edilmesiyle felcin ortadan kaldırılmasını sağlayacağı görüşünde. Klentze önemli olanın uzun yaşam değil, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın olduğunu söyleyerek, “Amerikalılar yaşam süresini uzatma peşinde. Ancak biz Avrupalılar’a göre iyi yaşamın tanımının sağlıklı ve zinde bir yaşamdır” dedi.

RİSK AZALTILABİLİR Mİ?

Elbette bunun bazı yolları vardır. Örneğin yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle hafif de olsa egzersiz (haftada 4 saat tempolu yürüyüş) tüm kadınlara salık verilir.

Meme kanseri ile beslenme arasında da önemli bir ilişki vardır. Sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme rejimi tercih edilmeli, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.


Tarama testleri


Meme kanserine bağlı ölümleri azaltmada etkili faktörler; risk faktörlerinin tanısı, saptanması, erken tanı, tedavi ve tedavinin iyileştirilmesi şeklindedir. Tüm bunlar arasında en önemlisi erken tanıdır ve bu da tarama programlarıyla olur.


Hiçbir yakınması olmayan kadınlarda meme kanseri saptanmasına yönelik çalışmalara “tarama” denir. Taramaya aday hastalıklar; önemli ve tedavi edilebilir olmalı, çok nadir görülmemeli, hastalık saptanana kadar bir preklinik faza sahip olmalı ve bu preklinik faz sırasında yapılacak tedavi, semptomlar ortaya çıktıktan sonra başlanacak tedaviden daha üstün sonuçlara sahip olmalıdır. Tarama yöntemleri tekrar uygulandıklarında hastaya zarar vermemeli ve test hassas olmalıdır. Meme kanseri, tarama gerektiren hastalıklara iyi bir örnektir.


Meme kanserinin tanısında kullanılan tarama testlerinin başlıcaları, tarama mamografisi (MG), kendi kendine meme muayenesi (KKMM) ve klinik meme muayenesidir (KMM).


Tarama mamografisi (MG)


Mamografi, tarama yöntemleri içinde en çok tercih edilen ve önemli olanıdır. Memede 1 cm’lik kitlenin elimize gelebilmesi için malign hücre sayısının 300 milyara ulaşması gerekir. Bu nedenle mamografinin yaygın kullanımıyla meme kanseri, klinik bulgu vermeden (kitle olarak ele gelmeden) 1 ilâ 2 yıl önce saptanabilir. Tarama mamografisi ile 50 yaş üstü kadınlarda ölüm oranının yüzde 30 oranında azaldığı da farklı çalışmalarda saptanmıştır. Ancak 40-49 yaş ve 40 yaş altında istenen mortalite azalması saptanması daha az bir oranda kalmıştır. Tarama mamografisine gençlerde duyarlılığın az olmasının bir nedeni memenin yoğun (dens) olmasıdır. Bu yaş grubundaki bir kadın, yüksek riskli gruba dahil değilse (erken menarş, nulliparite, ilk gebeliğin geç yaşta olması, herhangi bir doğumun geç olması, doğum yapmamış olan kadınlarda düşük doğum sayısı, geç menapoz gibi...) yarar-zarar oranı kendisi ile tartışıldıktan sonra “kanser taramasına” alınacaksa, her yıl bir kez mamografi çektirerek devamlı takibe alınması salık verilir.




KADINLAR KENDİLERİNİ NASIL MUAYENE ETMELİDİR ?
Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder.
Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri bulunmaktadır. Vakfımızda meme muayenesi eğitimi, bu araçlar ile seminerler şeklinde verilmektedir.



23 yaşında meme kanserini atlattı şimdi anneannesine cesaret veriyor


Karşımdaki muzip muzip bakan kızın kısa bir süre önce meme kanseri badiresi atlattığına inanmak zor. Melek Tuncel, sol memesindeki büyükçe kitleyi fark ettiğinde henüz 23 yaşında, üniversite öğrencisiydi. Sadece kendisi değil, doktorları bile şaşırdı bu işe.


Bedeni ve ruhuyla savaşarak hastalığın üstesinden geldi. Genç yaşta kazandığı deneyimi, ondan sonra meme kanseri olan 74 yaşındaki anneannesi Şehri Karakuz için kullanıyor şimdi Melek Tuncel Bursa’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için gelmişti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde halkla ilişkiler okuyordu. Bir sabah memesindeki kitleyi farketti. İlk çekilen ultrasonografiyi değerlendiren cerrah rahattı, “Her genç kızda olabilecek bir şey bu. Önemli değil” dedi. Meme kanseri olabileceğini aklının ucuna bile getirmiyordu. Zaten çok gençti, ailede kimsede yoktu. Bir yıl kadar rahat rahat dolaştı. Gündemine memesindeki kitleyi almadı!

Memesindeki kitleden kime söz ettiyse, “Senin yaşında meme kanseri olmaz” diyordu. Neyse ki erkek arkadaşının ailesi titizlendi, onların ısrarıyla doktora gitti. Her ihtimale karşı biyopsi yaptı. Sonuçları veren laboratuvar çalışanı “Lütfen hemen doktorunuzu görün” dediğinde yumruk yemiş gibi oldu. Kadın doktor da bir süre yüzüne bakamadı. Sonra, “Meme kanserisin” deyiverdi. “İkinci evrede” diye devam etti. Tuncel; “Tek başına gitmiştim doktora. Öylece kaldım... Ben evre diye bir şey bilmiyordum. "Üç gün içinde ameliyat olmalısın’ denince ilk kez o zaman ağladım” diye anlatıyor.

EN KORKTUĞU ŞEY MEMESİZ KALMAKTI

Muayeneden çıktığında annesine dahi haber veremedi. Tuncel, “En kötü senaryoları düşünmeye başladım. ‘Öleceğim’ diyordum sürekli.” Erkek arkadaşının ailesi apar topar Bursa’ya götürdü onu. Annesine yüz yüze geldiklerinde söyleyebildi hastalığını. “Annem ve babam ayrı. Babamla görüşmüyorum. Annemse ne yapacağını bilemedi, böyle bir şey olamaz deyip duyuyordu.”

Bu kez doktora annesiyle gitti. Annesine çok kötü şeyler söylendi: Memesinin tamamını alacaklarını ve kurtulmasının büyük bir şans sayılacağını... Bir de kanser üzerine uzmanlaşmış bir hastaneye götürüldü. Bu doktor daha iyimserdi. “Önemli olduğunu düşünmüyorum. Kitle düzgün hatlarda, kansere benzemiyor. Ama çok büyük, kanser olmasa da alalım” dedi. Kitle, doktorun düşündüğünden kötü huyluydu. Üstelik lenflere de sıçramıştı. “Memem alınır diye çok korkuyordum. Ameliyattan sonra hemen mememe baktım. Yerinde görünce çok sevindim” diyor.

DÖKÜLEN SAÇLARINDAN ÇITÇIT YAPTIRTI

Hastalıkla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. İnternetten araştırmaya başlayınca da pişman oldu. Okuduklarından ve fotoğraflardan korkmuştu. Ameliyattan üç hafta sonra kendine bir hafta tatil verdi, Kuşadası’na yollandı. Artık kemoterapi alması gerekiyordu ama korkuyordu. Doktoru; “Ciddiye almıyorsun. Bu kadar da laylaylom yapılacak bir şey değil” diye azarladı üstelik. Memenin tümü alınmadığı için kuvvetli ilaçlar verilecekti. Saçları uzun ve sarıydı. “Bu saçların gidecek” dedi doktoru. Her sabah ilk işi elini saçlarına atıp, kontrol etmek oldu. 15’inci gün avucu saçıyla dolmuştu. Kaşlar ve kirpikler de gidiyordu. Annesiyle kuaföre koşturdu. Saçlarını kestirdi ve ekletmek için çıtçıt yaptırdı. Kemoterapinin kendine özgü güçlüklerini de birer birer atlattı.

Tedavinin son aşamasına kadar iyiydi. Sonra dağıldı. ‘Öleceğim’ diye düşünmeye başladı: “Her gece yatağa, sabah öleceğim diye giriyordum. Herkesin gözünün içine bakıp, adeta vedalaşarak yatıyordum. Dört yıllık erkek arkadaşımdan da ayrıldım. Hastalığım boyunca hep yanımdaydı, hiç bırakmadı. Ama o zorlu süreçte, küçük bir tartışma sonrası ben istedim ayrılığı. Nedense her şeyden vazgeçmek daha kolay geliyordu” diye anlatıyor.

MELEK BEŞ AYDIR DENİZCİLİK YAPIYOR

Kemoterapiyi, radyoterapi izledi. Tedaviler tamamlanınca okulunu bitirdi. Mezun olabilmek için tez hazırlaması gerekiyordu. Kadınları 20’li yaşların başından itibaren meme kanseri konusunda bilgilendirme kampanyasını tez konusu yaptı. Arkadaşı Seniha Şan’la hazırladığı tezi çok beğenen hocaları geçen yıl onu Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması’na yönlendirdi. İkinci oldu. Sıra iş bulmaya geldi. Kontroller sırasında doktoru onu eşi meme kanseri bir yat kaptanıyla tanıştırdı. Kaptan yatta çalışacak hostes arıyordu. “Hayatımın işiyle hastalığım sayesinde tanıştım. Beş aydır, İngiliz bandıralı bir yatta hostesim. Çok keyifli. Bir gün bu hastalıktan ölsem bile hayatı en güzel şekilde yaşamak istiyorum. İleriyi çok düşünmüyorum. Çünkü insanın başına hiç beklenmedik şeyler gelip bir anda bütün planları alt üst edebiliyor” diyor.

ÖNCE ONDA SONRA NİNELERİNDE

Dr. Güven Atasoy (Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı): Melek, meme kanseri tanısı aldığında çok gençti. Literatürde 14 yaşında bile bildirilen meme kanseri vakası var ama biz yine konduramadık. Anneanne ve babaannesinde çıkması genetik yatkınlığı düşündürüyor. Ailede varsa genellikle önce anneler, sonra kızlarında meme kanseri çıkar. Burada torunda çıktı. Düzenli kontrolleri sürecek. Meme kanserinin östrojenle ilgisi var. Bu nedenle beş yıllığına erken menopoza soktuk. Sonrasında kademeli olarak menopozdan çıkaracağız. (Hurriyet)

0 yorum:

Yorum Gönder