30 Kasım 2010 Salı

Servikal intraepiteliyal neoplazi (CIN)

cins
Rahim ağzı yani serviksin dış yüzü birkaç değişik hücre tabakasından meydana gelmektedir. Bu tabakaların altında bazal membran adı verilen bir duvar bulunur. Bu duvarın altında ise serviks başlar. Bazal membranın üstündeki tabakaları oluşturan hücrelerin yapısında ve şeklinde olan değişiklikler servikal intaepitheliyal neoplazi (CIN) ya da servikal intraepitheliyal lezyon (SIL) olarak adlandırılırlar.

CIN hafif orta ve şiddetli olarak üçe ayrılır.

Bunlara sırası ile CIN 1, CIN 2 ve CIN 3 denir.

Servikste olay genellikle rahimin içini döşeyen zar ile serviksi kaplayan tabakanın birleştiği yerde başlar ve yayılır. Bu yayılma hem yanlara doğru hem de derinlere doğru olur.

Nedenleri

Serviks kanseri ve CIN aynı hastalığın farklı evrelerini oluştururlar.Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte bazı risk faktörleri söz konusudur.Bunlar erken yaşta cinsel ilişki (20 yaşından önce), birden fazla partner olması, çok fazla doğum yapmak, tek eşli kadınlarda eşin birden fazla kadınla birlite olması, sosyoekonomik durumun kötü olması, sigara ve bazı virüs enfksiyonlarıdır. Özellikle herpes (uçuk) virüsü (HSV) ve human papilloma virus (HPV) suçlanan etkenlerdir.

Görülme sıklığı

CIN görülme sıklığı son yıllarda smear uygulamalarının artmasına paralel olarak artmış buna karşın serviks kanseri görülme sıkığı ise azalmıştır. Yani smear sayesinde serviks kanseri daha CIN aşamasındayken yakalanabilmektedir.

Hastalığın seyri

Tüm CIN vakalarında evre ne olUrsa olsun hastalığın gerileme, aynı kalma ya da ilerleme potansiyeli vardır. Lezyonun nasıl davranacağını önceden kestirebilmek mümkün değildir.

CIN 1 vaklarının %80-90'ı kendiliğinden geriler.
CIN 3 vakalarının ise %40'ı tedavi edilmediği taktirde yayılım gösteren serviks kanserine dönüşür.

Belirtileri ve Tanı

CIN vakaları genelde bulgu vermezler ve rutin muayenede fark edilmezler.%0.3 oranında ilişki sonrası kanama görülebilir. Tanı rutin smear taraması veya şüpheli durumlarda yapılan kolposkopi ve alınan biopsi ile konur.

Tedavi

CIN 1 vakalarında tedavi tartışmalıdır. Bazı yazarlar tedavi edilmeksizin yakın takip önermektedirler.Tedavi yapılacak ise CIN 1 tanısı patolojik olarak kesinleştikten sonra bir kürtaj ile rahim içinde herhangi bir olumsuz hadise olmadığı gösterilmelidir.Tedavide tercih edilen yöntem koter ile yakma veya crio ile dondurma işlemi yapılarak dokuların tahrip edilmesidir.Tedavi sonrası smear ve kolposkopi ile takip gereklidir.Dokuları tahrip etmek için lazer de kullanılabilir. Bazen işlemlerin birden fazla kez tekrarlanması gerekebilir. Hastanın serviks kanseri açısından yüksek riks taşıdığı durumlarda rahim ağzının koni şeklinde çıkarılması yoluna gidilebilir. CIN ile birlikte rahimde myom vb gibi patolojilerin bulunması ve hastanın ailesini tamamlamış olması halinde rahim alınması yoluna gidilebilir. Sadece CIN 1 için rahimin alınması fazla radikal bir tedavi olacaktır. CIN 2 ve CIN 3 vakalarında da aynı tedavi ve takip uygulanır. Ancak CIN 3 vakalarında rahimin alınması uygun bir tedavi yaklaşımı olabilir.

Servikal displazi nedir?

Plazi terimi büyüme anlamina gelir. Displazi ise düzensiz büyüme olarak tanımlanabilir. Servikal displaziyi anlayabilmek için önce rahim ağzının yani serviks'in normal yapısını bilmek gerekir. Serviksin derisi olarak adlandırabileceğimiz dış yüzünü mikroskop altında incelediğimizde pekçok kattan oluşan hücre tabakaları görürüz. Bu hücrelerin şekli en altta yuvarlak iken yukarılara doğru çıkıldıkça yani hücreler olgunlaştıkça yassı bir hal alır. İşte bu düzenli yapının bozulması, aralarda anormal hücrelerin bulunması servikal displazi olarak adlandırılır. Düzensizlik ne kadar fazla ise displazinin derecesi de o kadar yüksektir.

Az sayıda hücrenin düzeni bozduğu ama genel anlamda ciddi bir düzensizlik saptanmayan durumlar CIN I olarak adlandırılırken anormal hücrelerin tüm tabakaların yarısının kapladığı durumlar orta dereceli displazi (CIN II), tüm yüzeyin tamamının düzensiz olduğu durumlar ise CIN III olarak adlandırılır. Bu duruma aynı zamanda carcinoma-in-situ da denir. Bu tablo tedavi edilmediğinde ileriki dönemlerde kansere ve yayılmaya neden olması kaçınılmazıdır.

Displazi ve carcinoma-in-situ durumlarında olay tamamen rahim ağzının deri kısmındadır. Oysa kanserde olay dokunun içine doğru ilerlemiştir. Kanseri tedavisi displaziden tamamen farklıdır ve bu iki durum birbirinden tamamen farklı iki hastalık olarak kabul edilmelidir.

0 yorum:

Yorum Gönder