26 Aralık 2010 Pazar

GLOKOM NEDİR NASIL TEDAVİ EDİLİR

GLOKOM - GÖZ TANSİYONU Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?


Glokom Belirti vermeden kör edebiliyor.

Glokom yani göz tansiyonu hiçbir belirti vermeden körlüğe kadar ilerleyen ve geri dönüşü olmayan bir hastalık.



Göz tansiyonu nedir?
Dr. Naci Sakaoğlu:
Göz içinin damarsız dokularını beslemek için damarlı bölgesi olan uveanın ürettiği göz sıvısının oluşturduğu bir basınçtır. Bu basınç, aynı zamanda göz küresinin yuvarlak kalmasını da sağlar. Bu basıncın eksik veya fazla olması gözde birtakım bozukluklara neden olur. Normal insanlarda göz içi basıncı 10-20 mmHg arasındadır. Göz içi basıncı 20-24 mmHg arasında olanlar şüpheli. 24 mmHg‘ nin üzerinde olanlar ise glokom yönünden araştırılmalı.

Glokomun Belirtileri nelerdir?
Dr. Naci Sakaoğlu: Kronik basit glokomlarda belirtiler fark edilmeyebilir. En kötü yanı da budur zaten. Çok sinsi seyreder, hasta hiçbir şekilde farkına varmayabilir. Yavaş yavaş görmesi azalır ve en ileri derecede görmesini kaybeder. Ama bunun farkına varmaz maalesef. Diğer türlerinde ise bazı belirtiler vardır, mesela tansiyon krizi dediğimiz tipinde. Hasta acilen doktora başvurmak zorunda kalır. Çünkü hastanın göz çevresi ve başında çok şiddetli ağrı, bulantı, kusma ve ileri derecede ani görme kaybı vardır. Bu durumda hasta acilen doktora gider ve tedavisine başlanır. Ama en tehlikelisi, sinsi bir şekilde seyreden basit kronik glokomdur. Çok belirgin belirtileri yoktur ama kabaca gözde kum atmış gibi batma, yanma, gerginlik ve ışıkların etrafında renkli hareler görme gibi belirtiler tarif edilebilir.

Kimler risk taşır?
Dr. Naci Sakaoğlu:
40 yaşın üstündeki her 100 kişiden birinin glokom olma ihtimali var. Ailesinde glokom vakası bulunanlar, yüksek derecede (5’in üzerinde) miyobu, hipermetrobu olanlarda ve diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalığı olanlarda glokom görülme riski daha yüksektir. Kortizonlu ilaç kullananlar, göz ameliyatı geçirenler de yüksek risk grubuna girer.

Göz tansiyonu ne sıklıkla ölçülmeli?
Dr. Naci Sakaoğlu:
40 yaşın üstündeki herkesin yılda 1 kez göz tansiyonu kontrolünden geçmesi gerekir. Ailesinde glokom vakası bulunanlar ve yüksek derecede miyop, hipermetrobu bulunanların ise 20’li yaşlardan itibaren yılda bir kez göz tansiyonunu ölçtürmeleri gerekir.

Glokom Nasıl tedavi edilir?
Dr. Naci Sakaoğlu: İlk önce ilaç tedavisi uygulanır. Damlalarla ya göz içi salgısının miktarını azaltılır ya da salgının dışarı çıkması kolaylaştırılır. Buna rağmen hastalık ilerlemeye devam ediyorsa lazer tedavisi veya cerrahi yöntem uygulanır

Op.Dr. Naci Sakaoğlu




Glokomun (göz tansiyonu hastalığı) sinsi bir hatalık olarak nitelendirilmesinin en önemli sebebi; kendini görme kaybının başladığı ilerlemiş safhalarında fark ettirmesindendir. Bu hastalık her yaş grubunda görülebildiği gibi yeni doğmuş bebeklerde de olabilmektedir.

Glokom gözde ilk başlarda yavaş ve kendini hissettirmeden başlar, sonraları hızlı seyreder ve görme sinirlerinde onarılması mümkün olmayan görme kaybına yol açacak kalıcı tahribatlara neden olur.

Glokomun erken teşhis edilmesi ve hiç zaman kaybetmeden tedavisine başlanması, görmenin korunabilmesi için çok büyük önem taşımaktadır. Erken tedavi edilmediği takdirde sonucu kalıcı görme kaybıyla sonuçlanır. Glokom gibi kendini ancak ilerlemiş safhalarda hissettiren ve gözdeki tahribatı yüksek olan hastalıklardan korunmak için veya tedavisine gecikmeden başlanabilmesi için yılda 1 kez düzenli muayene gerekmektedir.

Glokomun (göz tansiyonu) Nedir?
Glokom erken teşhis ve tedavi edilmediği takdirde sonucu görme kaybına kadar varabilen sinsi bir hastalıktır. Bu sebeple her yıl düzenli göz muayenesi olarak göz tansiyonu kontrol edilmelidir. Glokom, görme siniri hasarının oluştuğu bir dizi durum için kullanılan bir terimdir. Glokomun başlıca nedeni göz içindeki basıncın yüksekliğidir. Görme sinirinin dolaşımının bozulduğu, doku zaafiyeti veya yapısal bozuklukların görüldüğü durumlarda görme siniri basınca daha duyarlı hale gelebilir ve basınç yükselmeksizin de hasar gelişebilir.

Glokomun Sebepleri
Göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir. Yükselen göz içi basıncı da göz siniri hücrelerine zarar verir.

Glokom Çeşitleri Nelerdir?

Açık açılı glokom: En sık görülen glokom tipidir. Toplumun yaklaşık %1'inde ve daha çok 40 yaşın üzerinde görülür. Erken dönemde hiç bir belirti vermez. Göz içi basıncı yavaşça yükseldiği için belirtiler yavaş bir şekilde başlar, kornea başlangıçta bulanmaz, ağrı hissedilmez. Görme yavaş yavaş kaybedildiği için geç dönemlere kadar hasta bunun farkına varmayabilir. Görme kaybının farkına varıldığı zaman da hasar kalıcı hale gelmiştir. Açık açılı glokomda, gözün drenaj bölgesi olan trabeküler ağda henüz tam çözemediğimiz bir direnç oluşturmaktadır. Bu, kronik bir hastalıktır. Kalıtsal olma ihtimali vardır. Günümüzde kesin tedavisi yoktur, fakat eldeki imkanlarla hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir ya da durdurulabilir. İlaçların ömür boyu kullanılması gerekebilir.

Normal basınçlı glokom: Düşük basınçlı glokom olarak da bilinir. Normal GİB'na rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı vardır. Bu kişilerde görme sinirinde bir dolaşım bozukluğu söz konusu olduğu için GİB'nın daha aşağılara çekilmesi gerekir. Bir de bu durumun tam tersi vardır. GİB yüksek olmasına rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı görülmez. Buna da göz hipertansiyonu denir ve tedavi gerektirmez. Ancak ileride glokoma dönüşebileceği için takip gerekir

Açı kapanması glokomu: Kalıtsal olabilir ve aynı ailenin farklı bireylerinde aynı anda görülebilir. Asyalılarda ve hipermetroplarda daha sıktır. Bu kişilerde ön kamara normal kişilere göre daha sığdır. Kornea ve iris arasında trabeküler ağın bulunduğu açı dardır. Yaşlandıkça da lensin büyümesine bağlı olarak bu açı daha da daralır ve GİB yükselir. Açı tamamen kapandığında ise akut glokom meydana gelir. Akut glokomda GİB aniden yükselir. Hasta çok ağrı hisseder, hatta bulantı ve kusma olabilir. Göz kızarır, kornea bulanıklaşır. Hasta ışık çevresinde haleler görür ve görme azalır. Bu, acil bir durumdur. Tedavi geciktirilirse görüş kaybedilir. Trabeküler ağ sıkarlaşarak hastalık kronik hale geçebilir ve bu durumun tedavisi daha da zordur.

Pigmenter glokom: Bir açık açılı glokom şeklidir. Erkeklerde daha sık görülür. Genellikle 20-30 yaşlarında başlar. Miyoplarda daha sıktır. Bu kişilerde iris lense yakın olup hareketi esnasında göze renk veren pigment aköze dökülür ve trabeküler ağı tıkar. Böylece GİB yükselir.

Eksfoliasyon sendromu: İleri yaşlarda bazı kişilerde lens üzerinde saç kepeği gibi bir materyal birikir. İrisin hareketiyle bu materyal yerinden ayrılarak pigmentle birlikte drenaj kanallarını tıkar.

Neovasküler glokom: Çok ağır bir glokom şeklidir. Gözün sinir tabakasında şeker hastalığına bağlı tutulum, damar tıkanıklığı veya herhangi bir şekilde beslenmesini engelleyen bir durum olduğunda iriste anormal damarlar gelişir ve bunlar ilerleyerek açıyı örterler.

Yaralanma sonrası oluşan glokom: Göze darbe alınması, kimyasal yanıklar veya delici yaralanmalar akut veya kronik glokoma yol açabilir. Sebebi genellikle drenaj sisteminin bozulmasıyla ilgilidir. Bu nedenle göz yaralanması geçiren kişilerin belli aralıklarla kontrolden geçmesi gerekir.

Konjenital glokom: Doğuştan itibaren vardır. Birkaç ay içinde gözde belirgin bir büyüme, sulanma ve bulanıklaşma ile kendini belli eder. Erken cerrahi tedavi yapılmazsa körlükle sonlanır.

Çocuklarda görülen glokom: Bebeklerde görülen göz tansiyonudur. Bu hastalığı da ikiye ayırabiliriz: Bir doğuştan göz tansiyonlu bebek, ki bu bebeklerin doğduğunun ilk günü iri gözleri vardır ve gözlerinin renkli kısımları kocamandır. Saydam tabakanın su toplamasından dolayı; gözleri gri olarak gözükür. Işıktan rahatsız olur, şiddetli yaşarmaları olur. Bir de doğduktan sonraki zaman içerisinde bu hastalığa yakalananlar vardır. Bebekler anne karnındayken, (gözün içerisinde su imal edilmeye başlandığı dönemlerde), gözün sıvı çıkan filtre sistemi bir zarla kapalıdır. O zarın üzerinde doğuma doğru delikçikler oluşur. O delikçiklerden sıvı, dışarı çıkmaya başlar. Bebek anne karnında gelişimini tamamlarken, gözün sıvı çıkan filtre sistemi yeterince gelişmeyebilir ve göz tansiyonu teşekkül eder. En sık rastlananı doğuştan olandır. Bunların içinde de en tehlikeli grup gözünün rengi grimsi olmayıp, göz tansiyonu çok yüksek olmayıp da sadece gözleri iri olan bebeklerdir. Çünkü bu bebeklere teşhis geç konur. Bunun için ailelerin gözleri iri olan, ışığa bakamayan ve şiddetli yaşarmaları olan çocuklarını, mutlaka bir göz doktoruna götürmeleri gerekir. Bebeklerde görülen göz tansiyonu hastalığının tedavisi, gözün sıvı çıkış kanalları gelişmediği için, ameliyattır. Bebeklerin göz tansiyonunun tedavisi güçtür. Onun için ne kadar erken teşhis edilirse o kadar iyi.

Oküler Hipertansiyon : Bazı gözlerde ortalama değerlerin üstünde göz içi basıncı saptanabilir ancak görme alanında hasar saptanmaz. Diğer bir deyişle görme sinirleri normaldir. Bu olgularda göz içi basıncı yeterli derecede yükselmediği sürece tedavi gerekli değildir ancak sıkı bir şekilde takip edilmeleri gerekir.

0 yorum:

Yorum Gönder