8 Aralık 2010 Çarşamba

MEYVELERİ NASIL YEMELİ?

Meyveleri kabuğuyla mı yoksa soyup mu yemeli?

Elma, armut, şeftali, domates gibi meyveleri kabuğunu soyarak mı yersiniz? Esasında yazılı ve görsel basında sürekli olarak farklı önerilerle insanlar ne yapacağını bilemez halde.

Bir görüşe göre tüm tarım ilacı kalıntıları ve zararlı çevresel toksinlerin (mikroorganizmalar, ağır metaller) meyvelerin kabuğunda birikmesi nedeniyle yenmeden önce mutlaka soyularak çıkarılması öneriliyor.

Ancak meyvelerin kabukları aynı zamanda sağlığımız için yararlı çok sayıda bileşeni taşıması bakımından da önemli; rengarenk antosiyaninler, karotenoitler vd. İşte o renkli bileşikler aynı zamanda sağlığımız için önemli antioksidanlar. Yine bir Shakespeare tiradı gibi yerken meyvelerin kabuğunu soymalı mı, soymamalı mı?

HELİKOBAKTERLER ÜZERİNDE ETKİLİ

Yeni yayımlanan bir deneysel çalışma meyve kabuklarının önemini ortaya koyması bakımından dikkatimi çekti. Çalışma bildiğimiz şu sarı-yeşil renkli golden elmalar üzerinde yürütülmüş. Golden elmanın kabuklarından hazırlanan özütün mide ülseri oluşumunda önemli rol oynayan bir bakteri olan helikobakterler (Helicobacter pylori) üzerinde kuvvetli etki gösterdiği, bu bakterinin çoğalmasını önlediği tespit edilmiş. Daha sonra araştırıcılar golden elma kabuklarından karotenoit tipi bileşikler ayrıştırarak herbirinin helikobakter üzerindeki etkisini incelemiş.

Karotenoit tipi bileşikler arasında luteoksantin ve neoksantinin helikobakterler üzerinde kuvvetli etkisi bulunmasına karşılık, diğer karotenoit tipi bileşiklerin etkisi bulunmadığı gözlenmiş. Bu etkili bileşiklerden neoksantin aynı zamanda ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerde de temel karotenoit bileşeni olarak bulunmuş. Yapılan deneysel çalışmaların bulgularına göre neoksantinin aynı zamanda çeşitli kanser hücreleri üzerinde etkisi bulunduğu, kanserlere karşı koruyucu ve zayıflama rejimlerinde yararlanılabileceği ileri sürülmektedir.

BİTKİ ÇAYLARININ YARARI

Konu helikobakterden açılmışken diğer bazı bitkilerin bu tehlikeli organizma üzerindeki etkilerinin incelendiği bir deneysel çalışmanın sonuçlarından da bahsetmek yerinde olacak.  Çeşitli bitki özütleriyle yürütülen bir çalışmada adaçayı yaprakları, zencefil kökü, papatya çiçekleri, rezene meyvesi gibi çok bildik bitkilerden hazırlanan özütlerin de helikobakter üzerinde etkili olduğu gözlenmiş. Şüphesiz bu özütlerin etkileri helikobakter enfeksiyonlarında kullanılan antibiyotikler kadar kuvvetli değil, ancak yine de tedavilere yardımcı olması bakımından, günlük hayatımızda bu bitkilerle hazırlanan çayların tercih edilmesi yararlı olabilir.

0 yorum:

Yorum Gönder