29 Haziran 2013 Cumartesi

Akraba Evliliği Nedir? Sakıncaları Nelerdir?


Aynı soydan gelen kişilerin yaptığı evliliğe akraba evliliği denir. Akrabalık; anne soyundan gelebileceği gibi baba soyundan da gelebilir. Her ikisi de aynı derecede önemlidir. Akraba evliliği genel olarak iki derecede incelenir.
Akraba evlilikleri kendi içerisinde iki bölüme ayrılırlar;
Bunlar 1. Dereceden ve 2. Dereceden akraba evlilikleridir. Bunlardan 1. Dereceden olan akraba evlilikleri, kuzen evliliklerini oluşturmaktadır. Kuzenlerin birbirleri arasında yaptığı evlilikler, bu türden yapılan akraba evliliğidir. 2. Dereceden oluşan akraba evlilikleri ise, torun evliliği ismini almaktadır. Bu tür evliliklerde, genetik bozukluğa sahip olan doğum oranları bir hayli yüksektir. Bu sebeple evlilikten önce, genetik testlerin yapılması kesinlikle gerekli bir durumdur. Akraba evlilikleri dendiği zaman ilk akla gelen, bebeklerin bir özrü olarak dünyaya gelmesidir. Bu, çok acı bir gerçektir ama akraba evliliklerinde kesinlikle özürlü doğum gerçekleşir diye kesin bir yargı bulunmamaktadır. Bazen bu evliliklerden gayet sağlıklı bebek doğumları da gerçekleşmektedir.
Akraba evliliklerinde, anne karnında bozuk gen geçme olasılığı daha yüksektir. Dolayısıyla bu bireyler, aynı soydan gelen bireylerdir. Bu sebeple de bu kişilerin genleri aynıdır. Bu ise, hasta çocuk doğum riskini iki katına çıkaran bir durumdur. Akraba evlilikleri sonucunda bebeklerde görülen hastalıkların en fazlası, kan hastalıkları, göz, kalp ve şeker hastalıkları, zeka geriliği ve de vücut bozukluğudur.
Ülkemizde her beş evlilikten birini oluşturan akraba evliliklerinde özürlü çocuk doğma riski yüksektir. Türkiye’de evliliklerin yüzde 20’sini oluşturan akraba evliliklerinde özürlü çocuk doğma riski iki katına çıkıyor. Bu yüzden akraba evliliği yapmayı planlayan çiftlere evlenmeden önce muhakkak genetik danışmanlık almaları öneriliyor.

27 Haziran 2013 Perşembe

Kanal Tedavisi Nedir? Nasıl Yapılır?



Sinirlerin hasar görmesi sonucu oluşan şiddetli ağrılar nedeniyle bu diş köklerinin temizlenmesi ve doldurulması gerekir. Diş köküne yapılan bu temizlik ve doldurma işlemine (dolgu) ise kanal tedavisi denilmektedir.
Kanal Tedavisi Nasıl Yapılır?
-Öncelikle anestezi işlemi gerçekleştirilir. Çürük diş kökü ile birlikte diş çevresi uyuşturulur.
-Anestezi işlemi tamamlandıktan sonra eğe denilen bir alet ile çürük dişin içerisindeki pulpa ve çürük hücreler temizlenir.
-Dişin içi eğeler ile uygun biçim alana kadar genişletilir ve klorheksidin, sodyum hipoklorit ve serum gibi fizyolojik sıvılar ile yıkanır.
-Diş kökündeki çürümenin sebep olduğu herhangi bir iltihaplanma var ise açılan kanala geçici dolgu yapılarak verilen antibiyotikler ile iltihabın kuruması sağlanır. İltihap kurumadan dolgu işlemi gerçekleştirilemeyeceği için bu sırada tedavi süreci ileri bir tarihe ertelenir.
-Dişin dolgu yapılabilir hale gelmesinden sonra geçici dolgu alınır, kompozit veya diğer dolgu türleri ile diş doldurulur ve ardından ışık tedavisi uygulanır.
Kanal Tedavisi Sonrası Ne Yapılmalı Yapılmamalı?
Anestezinin etkisiyle uyuşturulan bölgeyi birkaç saat hissedemeyebilirsiniz. Geçici durumdur merak etmeyin. Bu kanal tedavisi yapıldıktan sonra en az 2-3 saat süresince de herhangi bir besin almamanız gerekmektedir. Yemek yemeye başladığınızda ise yine dolgunun olduğu kısma ağırlık vermemeye gayret ediniz. Doktorunuzun vermiş olduğu ağrı kesici ve antibiyotikleri de olabildiğince zamanında almaya çalışın.

25 Haziran 2013 Salı

Bel soğukluğu nedir?



Bel soğukluğu, cinsel ilişki yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Özellikle cinsel yönünden aktif gençleri hedef alması ve tedavi edilmez ise ilerleyerek kısırlığa yol açmasında dolayı oldukça önemlidir. Düşük sosyoekonomik düzey, çok eşli cinsel yaşam, cinsel aktivitenin erken yaşta başlaması, hastalığın saklanması bazen de hiç belirti vermeden seyretmesi sebebiyle yayılımı oldukça fazladır. JFK Hastanesi'nden aldığımız bilgileri sizlerle paylaşıyoruz...

Gonore (Bel soğukluğu etkeni) nedir?
Gonore, cinsel temasla bulaşan erkeklerde sıklıkla üretrit (idrar kanalı iltihabı) ve bel soğukluğu, kadınlarda ise sıklıkla servisit (rahim ağzı bölgesi iltihabı) yapan bir hastalıktır

Erkeklerde belirtileri nasıldır?
Erkekte belirtileri daha çok idrar yolu enfeksiyonu gibidir. Penisten gelen beyaz-sarı renk akıntı en önemli belirtisidir. İdrar yaparken yanma, acıma ve penisin ucunda kızarıklık da olabilir.
Kadınlarda belirtileri nasıldır?

Kadında belirtileri idrar yolu enfeksiyonu benzeri bulgular yanında daha çok iç üreme organlarda hastalık yaptığından %50 hastada hiç belirti vermeyebilir. Yine burada da beyaz-sarı renk vajinal akıntı, ağrılı idrar yapma ve adet kanamaları arasında ara kanamaları görülmesi önemli belirtiler arasındadır. Dahası gebe kadında bel soğukluğu düşüklere ve erken doğumlara sebep olabilir. Doğum sırasında bebeğe bulaşabilir ve bebeğin gözlerinde iki taraflı akıntı ile başlayan, körlüğe kadar varabilen hastalığa yol açar.

Bel soğukluğu makatta hastalık yaparsa anus çevresinde kaşıntı, ağrı, makattan kanama ve akıntı gibi belirtiler verir. Boğazda yerleşirse (cinsel organdan ağıza bulaşmış olabilir) daha ciddi hastalığa ve mikrobun kana karışmasına sebep olabilir.

BEL SOĞUKLUĞUNDAN KORUNMANIN YOLLARI

Bel soğukluğundan korunmak için kesinlikle tek eşlilik tercih edilmelidir. Hayat kadınlarında, birden fazla kişiyle birlikte olanlarda bel soğukluğu görülme ihtimali fazladır.
Bir diğer metot ise ilişki sırasında korunmaktır. Prezervatif (kondom) kullanmak büyük oranda korunma sağlar. Yalnız prezervatif bir kere kullanılmalı sonra atılmalıdır. Fakat asla yüzde yüz koruma sağlamaz.
Bu hastalığın erken tanısı hastalığın başkalarına bulaşmaması için çok önemlidir. Bu hastalığa yakalananların hastalıktan tamamen kurtuluncaya kadar cinsel ilişkiden uzak durmaları gerekir. Çünkü hastanın kendi sağlığını düşündüğü kadar karşıdaki insanı da düşünmesi gerekir

Bel soğukluğu nasıl tedavi edilir?
Tedavisi de oldukça kolaydır fakat kesinlikle bir doktor tarafından verilmeli zira hemen hemen aynı belirtilere yol açan birçok mikrop var. Tedavi de doktorun tarif ettiği biçimde uygulanmalıdır. Cinsel eşlerinde doktora getirilmesi ve onların da tedavi almaları kesinlikle gereklidir.

22 Haziran 2013 Cumartesi

Anestezi Nedir? Anestezi Türleri Nelerdir?


 ANESTEZİ NEDİR?
İlk kez Yunanlılar tarafından kullanılan , 'anestezi' terimi; duyarsızlık, hissizlik duyuların geçici olarak kalkması manasına gelmektedir. Alman tıbbında ve Türkiye'de bazı insanlar arasında Genel Anestezi deyimi yerine "Narkoz" da denilmektedir. Narkoz, anestezi ile eş anlamlı gibi görülüyor olsa da, tam bilinç kaybı olmadan, duyarlılığın ileri derecede ortadan kalkmasıyla oluşan belirgin uyuşma halidir. 
Yaradılışından itibaren insanoğlu ağrı ile savaşmış ve bunun geçirilmesi için çeşitli yollara başvurmuştur. Fakat cerrahi girişimlerdeki ağrının önlenebilmesi için geliştirilen uygulamaların tarihi çok eskilere dayanmamaktadır. Anesteziden evvelki devrede cerrahi girişim ancak hastanın büyük ızdırabına, üstüne üstlük ölümü pahasına yapılıyordu. 1800 yılında İngiliz kimyager Humphry Davy dişinin ağrısını nitrözoksit koklamak suretiyle geçirdiğini bildirirken 1842'de Dr. Cnrwford W. Long hastalarını ameliyat ederken ağrı duymamaları için eter koklatmayı denemiştir. 1946'da ise Boston'da Massachussetts General Hospital'de inhalasyon yolu ile uygulanan anestezi altında ilk ameliyat gerçekleştirilmiştir. Türkiye'de ise 1850 li yıllardan itibaren gelişimi başlayan anestezi uygulamaları, 1950 li yıllardan sonra tıpta uzmanlık dalı haline getirilmiş ve bu uygulamanın sadece bu işle ilgili uzman hekimler tarafından yapılması yasal olarak düzenlenmiştir. Ülkemizde uzmanlık dalındaki bu eğitim, tıp doktorluğundan sonra tıp fakülteleriyle, bakanlık eğitini hastanelerinde 4 yıllık eğitim alarak ilgiliye uzmanlık belgesi verilerek sağlanmaktadır. Anestezinin gelişmesi ile hasta cerrahi girişimin bütün zararlı etkilerinden korunduğu gibi, cerrah da uzun ve ayrıntılı ameliyatlar yapma imkanına kavuşmuştur. 
Kaç türlü Anestezi vardır?
§  Genel Anestezi:
Hastanın anestezi altında bilincinin tam kapalı/şuursuz olması demektir. Genel anestezi oluşturmak için kullanılan maddelere genel anestezikler adı verilir. Damardan verilenlere intravenöz, solunum yolu ile oksijen ile birlikte kullanılanlar inhalasyon anestezikleri olarak adlandırılır. Her hastanın özelliğine göre seçilebilecek çok sayıda anestezikler bulunmaktadır. Yıllar önce çok kullanılan ve anestezi ile özdeşleşmiş olan Eter son yıllarda kullanılmamakta, onun yerini modern tıp teknolojisi ile geliştirilen, çok daha iyi neticeler veren başka ilaçlar almıştır.

§  Bölgesel Anestezi:
Vücudun bir kısmının; ( kol, bacak, göğüs vb. ) lokal anestezik adı verilen ilaçların iğne ile enjekte edilerek uyuşturulmasına "Bölgesel Anestezi" denilir. Spinal, epidural, sinir bloğu vb. gibi türleri vardır.

§  Lokal Anestezi:
Küçük cerrahi girişimlerde yalnızca girişimin yapıldığı bölgenin uyuşturulmasıdır. Bu uygulamayı ameliyatı yapacak olan doktor yapabilir, fakat hastanın yaşamsal fonksiyonların takibi veya sakinleştirilme gereksinimi olduğunda lokal anestezi doktorunuz yine yanınızda olacaktır.

Anestezist ve siz
Hasta ameliyat süresince uyku halinde olduğundan anestezistin onun için neler yaptığını ve kendisine nasıl yardım ettiğini, onun yararına neler yaptığını bilmez. Anestezist ameliyatın öncesi, ameliyat süreci ve sonrası da dahil olmak üzere sürekli olarak yanınızdadır.


Ameliyattan önce:
§  Sizi odanızda ziyaret edip, sağlık durumunuzu inceler, muayene eder,
§  Yapılmasını istediği tetkikleri, tedavi ve bakımı, gerekli gördüğü konsültasyonları önerir,
§  Anesteziden önce gereken ilaçları yaptırır.
§  Muayene sonucuna ve hastalığınıza göre size en uygun anestezi metodunu, ameliyathaneye gelişinizden itibaren yaşayacağınız süreci ve yapacaklarını anlatır, varsa sorularınızı yanıtlar.
§  Hukuki olarak gerekli olan anestezi uygulamasının süreçle ilgili bilgileri içeren aydınlatılmış onam formunu anlatıp, imzalatarak yanınızdan ayrılır.
Ameliyat süresince:
§  Ağrı duymamanız için gerekli ilaçları uygular, kalp-dolaşım ve akciğerlerinizin düzenli çalışmasını kontrol eder, bunların ve diğer organların iyi bir biçimde çalışması için gerekli tedavileri, ihtiyaca göre serum, kan-kan ürünleri ve diğer ilaçları uygular.
§  Ameliyat sırasında uyuduğunuz için anestezistin, cerrahın işini kolaylaştırmak ve sizi yaşatmak için yaptığı tüm bu işlerden haberiz olmayacaktır!
§  Ameliyat süresince sizinle birlikte olan anestezist, sizin yakın korumanız, yaşamınızın sürekli bekçiliğini yapmaktadır. Anestezistin varlığında cerrah bütün hastanın güvende olduğunun bilinci ile dikkatini kendi işine vererek daha rahat çalışacaktır.
 
Ameliyattan sonra :
Anestezistin görevi size yalnızca ameliyat için anestezi vermek (uyutmak) değil, aynı zamanda anesteziden çıkarmaktır (ayılma=uyandırmak). Onun diğer önemli bir işi de ameliyatta aldığınız ilaçların etkisinden kurtulmanızı sağlamak, ameliyattan sonra da ağrı duymamanız ve sağlıklı kalmanız için gerekli bakım ve tedavileri planlamak ve uygulatmaktır. Ameliyat sonrası ortaya çıkan ağrılar, anestezist tarafından planlanan bir yöntemle özel cihazlar yardımı ile sizin kontrolünüz altında (hasta kontrollü analjezi ) kontrol altına alınmaktadır.
Anestezi yeterli bilgi ve deneyimi olan kişilerce (Anestezist) uygun şartlar altında, uygulandığında son derece güvenli, aynı zamanda ameliyat sürecinde hastanın konforunu, ameliyata tahammülünü sağlayacak bir uygulama olduğunu bilinmelidir.
 
Anestezistin Ameliyathane Dışındaki Görevleri:
Yoğun Bakım:
Anesteziyoloji bilinenin aksine oldukça geniş kapsamlı multidisipliner bir tıp dalıdır. Günümüzde anestezistlerin ameliyathane dışında da pek çok uğraşı alanları vardır. Anestezi uzmanının diplomasındaki ismi "Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı" dır. Animasyon, "canlandırma" , Reanimasyon ise "yeniden canlandırma" anlamında   kullanılan bir terim olup,herhangi bir sebeple yaşamı kesintiye uğramış hastalara temel ve ileri yaşam desteği uygulayarak, sebep ortadan kalkıncaya kadar hayatta kalmalarını sağlamaya yönelik çabaların tümüdür. Pek çok insanı yaşama döndüren tüm bu çabalar neticesinde, bugünkü Yoğun Bakım Üniteleri'nin temeli oluşmuştur. Yoğun Bakım Ünitelerinin yönetimi; anestezistlerin ameliyatta anestezi altındaki hastalarının yaşamsal fonksiyonlarını yoğun bir biçimde izleyip, sürdürürken kazandıkları deneyimlerinden dolayı çoğunlukla anestezi uzmanlarınca sürdürülmektedir. Yoğun Bakım “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği” ne göre Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında Yandal Uzmanlık Alanı olarak tanımlanmıştır.
Algoloji:
Ağrının geçmişi insanoğlu kadar eskidir. Herkes yaşamının herhangi bir döneminde farklı sebeplere bağlı gelişen, farklı şiddetlerdeki ağrılardan yakınmıştır. Ağrının fizyolojisinin giderek daha açık olarak tanımlanması ile son yıllarda modern tıbbın içerisinde Algoloji Bilim Dalı hızla gelişmiş ve bugünkü konumuna gelmiştir. Anestezistler anestezi uyguladıkları hastalarında ağrıyı dindirmede becerilerini anestezi dışına da taşıyarak değişik sebeplere bağlı oluşan akut ve kronik ağrı tedavisini de üstlenmişler ve bu alana yoğun bir ilgi duymuşlardır. Geçmişte hastalık bulgusu olarak görülen ağrı - özellikle kronik ağrı artık başlı başına bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Hastalıklara bağlı ağrılar, o hastalığın tedavi edilmesi ile birlikte ortadan kalkmaktadır. Bazı kronik ağrı sendromlarının sebebi belli değildir, bu durumda çabalar kişiye ağrısız konforlu bir hayat sürdürmesini sağlamaya yöneliktir. Ağrı Tedavi Merkezlerinde kronik ağrılı hastalar; değerlendirilip, tanıları konularak ve multidisipliner bir yaklaşımla uygun tedavileri planlanmalı, bilimsel temellere dayandırılarak hazırlanan protokollere göre tedavi edilmelidir.
Anestezi uzmanı doktorlar ameliyat sırasındaki ağrıyı ortadan kaldırmadaki deneyimleri sebebi ile bu alanda da aktif ve primer rol almaktadır. Geliştirilmiş olan pek çok metot ile ameliyat sonrası akut ağrıların kontrolü, ağrısız doğum ve dindirilemeyen kronik ağrıların tedavisi mümkün olabilmektedir. Algoloji “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği” ne göre Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında Yandal Uzmanlık Alanı olarak tanımlanmıştır.

1 Haziran 2013 Cumartesi

Kanser nedir? Kanser Tedavileri Nelerdir?


Kanser nedir? Kanser Tedavileri Nelerdir?


Vücudumuzda kontrolüz biçimde büyüyen kötü huylu tümörlere kanser denir. Her hücrenin bir bölünme sayısı vardır ve nerede ne zaman bölüneceği kusursuz biçimde dizayn edilmiştir. Buna rağmen kanser hücreleri kontrolsüz bölünür ve büyümeye başlar. Bunun neticesinde kanser denilen ölümcül hastalık meydana gelir.
Kanser nasıl oluşur?
Kanserlerin yaklaşık %80-90’ı çevresel ve/veya davranış faktörleri tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla kanser meydana gelme ihtimali çevresel etkenlere oranla çok daha azdır.
x-ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel ve birtakım ilaçlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kimyasal faktörlerin yanında virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre kültürünü transforme ederek kanser oluşturabilirler.
Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn: cilt) veya absorbe edildiği yerde (örn: bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer, böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak ilgisi olmayan bir yerde meydana getirirler. Lakin, karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için tek başına bir neden değildir. Karsinojenler fakat uygun yer ve zamanda kanser oluşturabilirler.
           
Sayabileceğimiz bazı kimyasal karsinojenler şunlardır:
·        Hidrokarbonlar: baca temizleyicileri, boya endüstrisinde kullanılan maddeler
·        Aflatoksin ( küf mantarı tarafından sentezlenir)
·        Nikel, krom
·        Sigara (nikotin, tar)
·        Yiyecek katkıları
·        Birçok ilaçlar
·        Parfümlerde kullanılan bazı kimyasallar

Fiziksel faktörlerin, kanserojen kimyasal maddelerin veya onkojenik (kansere sebep olan) virüslerin konak hücre genomu ile etkileşimleri sonucu hücreler değişmekte ve farklı antijenite kazanmaktadır. Bir normal hücrenin kontrolden çıkarak hızla bölünmesiyle oluşan kanserli hücrede birçok anormal doku antijeni belirmektedir. Tümör hücrelerinde yeni yeni antijenler oluşmakta ve normal antijenlerin kaybına veya değişikliğine sebep olabilmektedir. Erken fötal dönemde, normalde bulunan protoonkogenlerin     ( kansere neden olabilme potansiyeli olan gen) farklılaşmasıyla anormal genler oluşmakta ve bunlara selüler onkogenler ismi verilmektedir.
Kanser hiçbir biçimde bulaşıcı bir hastalık değildir. Kanser çeşidi iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrılır. İyi huylu(benign) tümörler kanser değildir. İyi huylu kanser başka organlara ya da dokulara yayılmazken kötü huylu kanserin yayılma özelliği vardır. İyi huylu kanser dağılma alanı belirgin, çıkarttığı zaman tekrarlanamaz ve bulaştığı yeri eritemezler.
Kötü huylu kanser çıkarttığında tekrarlayabilir, yayılma alanı kan ve lenf yoluyla uzak organlara kadar gidebilir. En çok görülen kanser çeşitleri; deri kanseri, akciğer kanseri, meme kanseri, sindirim ve üreme kanserleridir. Kadınlarda en çok görülen kanserler; meme, rahim ve bağırsak kanseridir. Erkeklerde en çok görülen kanser çeşitleri ise; kalın bağırsak, akciğer, prostat ve mide kanseridir. Yapılan incelemelere göre tüm kanserlerinin %16’sı, tüm kanser ölümlerinin %28’i akciğer kanseridir. Akciğer kanseri erkeklerde %35, kadınlarda %19’u ilişkilendirilir. Bunun en büyük ölçüde sebeplerinden birisi sigara kullanımıdır.

Kanserin Belirtileri
Bu belirti ve bulgular kanserin köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden muayenede veya  kontrolde kanser teşhisi konulabilir. Fakat dikkat edilmesi sizi uyarması gereken bazı belirtiler şöyle sıralanabilir
·         Memede veya vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan şişlik ve sertlikler
·         İyileşmeyen yaralar
·         Uzun süreli ses kısıklığı ve öksürük
·         Yutkunma güçlüğü ve hazımsızlık
·         Ben ve siğillerde meydana gelen büyüme, kanama, renk değişikliği, yara...
·         Büyük ve küçük abdest yapmakta ki değişiklikler
·         Rahim ve makattan gelen normal olmayan bir kanama veya akıntı



Her geçen gün artan kanser olayları geleceğimizi tehdit etmektedir. Kanser aynı zamanda en sık görülen, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren hastalıktır. En ölümcül hastalıklardan biri olması hastalığın önemini göstermektedir. Bu süreçte tedavisi de önemlidir. Yapılan onlarca araştırmaların içinde en dikkat çekici olanı kök hücre tedavisidir. Günümüz de yaygın olarak kullanılmamasının sebebi gelişim aşamasında olmasıdır. En önemli kanser tedavileri ise;
1-Kemoterapi: (Kötü hücreleri öldürmek üzere ilaç kullanılması)
2-Radyoterapi: (Işın tedavisi olarak da bilinir. Uygun miktarda ışın verilerek kanser hücrelerin öldürülmesi)
3-Alternatif tıp: (esas tedaviye destek amaçlı, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yarayan ön-tıbbi metot)
4-Cerrahi: (ameliyatla kanserli dokuyu ve çevresindeki bir miktar sağlıklı dokunun alınmasıdır. Birtakım durumlarda gerektiği kadar olmaması halinde radyoterapi ve kemoterapi uygulanmaktadır.)
Kanser tedavilerinde öncül gelen bağışıklık sistemidir. Yalnızca bağışıklık sistemi bu kademede tek başına yeterli değildir.
Kanserin ortaya çıkmasında etkin sebepler ise; halkın yeterince bilinçlendirilmemesi, yetersiz ve düzensiz beslenme, iyonize radyasyon, hava kirliliği ultraviyole ışınları alkol, sigara, virüsler ve genetik faktörlerdir

28 Aralık 2012 Cuma

Prof. Dr. Canan Karatay / Karatay Mutfağı

“Mutfağını, Karatay Mutfağı’na çevirenler sağlık bulacak, zayıflayacak ve kilosunu koruyacak! Bunu yaparken de hiç huzursuzluğa girmeyecekler” diyen Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, son kitabı 'Karatay Mutfağı"nda yemek seçimi, hazırlama ve pişirmede dikkat edilmesi gerekenleri şu biçimde sıralıyor……….. - Yemekler çok yüksek sıcaklıkta pişirilmemeli, buna ek olarak unlu terbiye yapılarak hazırlanmamalı! - Yemekler düşük ısıda, uzun sürede pişirilmelidir. Fakat malzemeler çiğden hep birlikte tencere veya tepsiye konup, ocakta ya da fırında pişirilmeli, yağda soğan veya biber öldürme gibi metotlar uygulanmamalıdır. Özellikle güveç yaparken ilk önce tencerede kavurma, sonra fırında pişirme gibi iki farklı pişirme şeklinin bir arada olmaması gerekiyor! Ya tencere (mümkünse basınçlı tencere) ya da fırın tercih edilmelidir! Pişirme süresi çok fazla uzayıp, ısıya maruz kalma şekli değişip, ısı derecesi arttıkça, tat katayım derken yemekteki yararlı vitamin ve mineraller ölüyor, yemeğin glisemik indeksi yükselebiliyor. - Yemekler cam, çelik veya emaye kaplı dökme demir tencerede, tepside pişirilmelidir. Alüminyum ve teflonlardan, mikro dalga fırınlardan uzak durulmalıdır. Pişirme esnasında alüminyum folyo, yanmaz pişirme poşeti ya da yağlı kağıt gibi ürünler katiyen kullanılmamalıdır! Yağlı kağıtlar genellikle doğal gibi görünse de kağıtta ne yağı olduğunu bilmiyoruz, trans yağ da olabilir ucuz olduğu için domuz yağı da... - Yemeklerde blender (karıştırıcı) veya mikser (çırpıcı) gibi elektrikli aletler kullanılmamalıdır. Dolayısıyla yemeği işlenmiş hale getiriyor ve lifleri yok edip, sağlıksız hale dönüştürüyor. Hazım sisteminin bozulmasına neden oluyor. - Yemeklerde soğuk sıkım sızma zeytinyağı, saf köy tereyağı (inek, keçi, koyun veya manda sütünden köy tereyağı, Urfa yağı, Malatya veya Trabzon tereyağı) veya kuzu ya da danadan elde edilen kuyrukyağı kullanılmalıdır. - Sıcak yemeklerde ve kızartmalarda mısırözü, ayçiçeği, soya veya kanola yağı mutlaka kullanılmamalıdır! Isınır ısınmaz hemen trans yağlar oluşur. Yüksek ısıda sıvı yağlar doğal özelliklerini kaybederek trans yağlara dönüşürler. Trans yağlar, kan yağlarından trigliseridleri yükselterek karaciğer yağlanmasını başlatır. Bu sebeple kalp, damar hastalıkları, felç ve her türlü kansere neden olan en zararlı yağlardır. Trans yağlar, insülin direncini başlatan en sakıncalı kimyevi maddelerdir. İnsan vücudu doğal olmayan bu yağları tüketmeye programlanmamıştır. - Margarin haline dönüştürülmüş olan sıvı yağlarda da fazla miktarda trans yağ meydana gelmektedir. Bu nedenle margarin de kullanılmamalıdır! - Kızgın yağda kızartma yapılmamalıdır! Balık ya da etler, sos veya una bulandırılarak yağda kızartılmamalıdır. Şayet illa kızartma yapmak isteniyorsa kısık ateşte, az zeytinyağı veya tereyağı ile sade pişirme yapılabilir. - Buğulama da yapılabilir, en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biridir. - Yemekleri pişirirken çok az su konacak. Böylece hem besin değerleri korunuyor hem de daha lezzetli oluyor. - Hem tazeliği hem de besin değerleri açısından yemekler günlük olarak pişirilmelidir. Birkaç günlük yemek yapıp aynı yemeği defalarca dolaba koyup çıkartmak, her seferinde ısıtmak tehlikelidir, kesinlikle yapılmamalıdır. - Tuz alırken, doğal kristal kayatuzu ya da deniz tuzu olmasına dikkat edin. Ancak denizlerde kirlilik arttığı için binlerce senelik tuz mağaralarından çıkartılan iri taneli doğal kristal kayatuzunu tercih ediyoruz. - Yemeklerimizde tuz miktarı azaltılmalıdır. Rafine tuz yerine kristal kayatuzu (porselen başlıklı cam veya ahşap değirmende öğütülerek) kullanılmadır. - Izgara yapılabilir. Fakat yiyecekler yakılmadan ve yüksek ateşe, kömür ve odun alevine, dumanına maruz kalmadan pişirilmelidir. - Yemeklerde salça kullanılacaksa, güneşte bekletilmiş ev yapımı domates veya biber salçası kullanılabilir. Fabrikasyon üretilmiş, koruyucu katkı içeren konserve salçalar kullanılmamalıdır. - Mayonez veya ketçap gibi hazır soslar da yasak! Ev yapımı mayonezi ise 15 dakika içinde tüketmeniz gerekir. Buzdolabında muhafaza etseniz dahi 15 dakikadan sonra trans yağlar oluşur, tehlikeli olmasının nedeni de budur! - Sızma zeytinyağı ile her türlü sebze ve bakliyat yemeği yapılabilir. - Arpa şehriye, tel şehriye vb ürünler işlenmiş gıda oldukları için, yemeklere kıvam versin diye ilave edilmemelidir. - Yemeklere, pişirilip ateşten alındıktan sonra damak tadına göre nane, maydanoz, kekik, reyhan, fesleğen gibi otlar ve kırmızıbiber, karabiber, kimyon, sumak vb baharatlar eklenebilir. - Taze balığın her türlüsü sağlıklıdır. Fakat teneke kutulardaki ve poşetlerdeki konserve balıklar, ambalajlarındaki kanserojen maddelerden dolayı riskli hale dönüşür. Bu yüzden fabrikasyon konserve balıklar da tercih edilmemelidir! Eğer cam kavanozda, zeytinyağı ile az tuzlu yani ev tipi konserve yapılmışsa olabilir. - Salatalarda da soğuk sıkım sızma zeytinyağı, üzüm çekirdeği yağı veya ketentohumu yağı, bol sirke (geleneksel usül doğal fermantasyon) ve limon, dahası arzuya göre sarımsak kullanılabilir. - Limon yararlı ve glisemik indeksi düşük bir meyvedir. Salatada, çorbada, çayda veya suya sıkılarak kullanılabilir. Limon ve sirke gibi asitli yiyecekler, besinlerin hazmedilmesini yavaşlatır. Bu sebeple, yiyeceklerimiz midemizde ve incebağırsağımızda uzun süre kalabiliyor. Fakat kullandığımız limonun da doğal yetişmiş veya organik olmasına dikkat edilmeli, dış kabuğu kimyasallarla mumlanmış veya boyanmış olmamalı. Limon her zaman taze sıkılmış olarak kullanılmalı. Sirke de geleneksel usûlde fermente edilerek üretilmiş olmalı. Çoğu markette limon suyu diye satılan sarı suların limonla yakından uzaktan alakası olmadığı gibi son derece zararlıdır. Endüstriyel sirke de doğal sirkenin verdiği faydayı veremez. Sirkenizi evde yapabilirsiniz. - Salatalara zeytin, peynir, yoğurt, susam veya ketentohumu, her türlü taze maydanoz, taze veya kuru nane, kekik, fesleğen vb. otlar eklenebilir. - Üzüm çekirdeği veya ketentohumu yağları kullanılacaksa bunların hem ısıl işlem görmeden üretilmiş olmasına hem de mutlaka ısıya maruz bırakmamaya yani soğuk olarak tüketmeye özen göstermelisiniz. - Ketentohumu yağı ve balıkyağı (Omega-3), kan yağlarını düzenler, kanı sulandırır, kilo vermeyi kolaylaştırır, kilo almayı önler, hipertansiyon ve depresyon gelişmesini engeller. Kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. - Ketentohumu da azar azar yiyeceklere eklenebilir. Susam da ketentohumu kadar yararlıdır. Arzu edildiğinde onun yerine kullanılabilir. Ketentohumu, doğal olarak kabızlığın giderilmesinde yararlıdır. Fazlası ishal yapabilir. Öğütülmüş olarak alınmamalıdır. Tane olarak alınıp, kullanmadan hemen önce öğütülüp tüketilebilir. Fakat okside olmasını önlemek için öğütüldükten sonra 15 dakika içinde tüketilmelidir. - Sebze, meyve, balık ve etler doğal olarak tüketilmelidir. Tüketilen yiyeceğin doğal ve bütün olmasına dikkat edilmelidir. - Tüm işlenmiş yiyecek ve gıdalardan uzak durulması şarttır. İşlenmiş bütün yiyeceklerde aşırı miktarda trans yağ ve gizli şeker (früktoz) bulunur. - Yemeklerle birlikte ekmek, pirinç pilavı ve makarna yenmemelidir! - Bal, reçel ve pekmez de yenmemelidir! Kan glikozuna hızla dönüşen, boş kalorili tatlı oldukları için... Früktoz içerdikleri için... - Tatlılara, çaylara ve kahveye hiçbir şekilde tatlandırıcı eklenmemelidir. Suni (yapay) tatlandırıcılar karaciğer ve iç yağlanmasına neden oluyor ve şeker hastalığını başlatıyor. - Bol sirkeli (geleneksel usül doğal fermantasyon), az tuzlu (kristal kayatuzu) ev turşusu yapılarak tüketilebilir. Turşunuzu evde yapabilirsiniz. - Unlu ve nişastalı bütün gıdalar tüketildikten hemen sonra kan şekerine dönüşürler. Şeker (diyabet) hastalarının kan şekerlerini yükseltir ve kontrolünü zorlaştırırlar! Bu sebeple insülin ihtiyacını artırırlar! İnsülin kullanan şeker (diyabet) hastalarının giderek yağlanmaları ve kilo almalarının nedeni, bol bol unlu ve nişastalı yani sağlıksız olan karbonhidratlı yiyecekleri tüketmeleridir! Bu tür gıdalar, daha sonra karaciğer yağı ve iç organ yağı olarak depo edilirler. İnsülin ve leptin direncini başlatır ve giderek artırırlar. Bu nedenle tüketilmemelidirler. - Fakat kitapta yer verdiğimiz bazı tariflerde ve tarhananın içinde olduğu gibi, az miktarda un kullanılabilir. Hem organik ve katkısız, hem mayasız hem de çok az miktarda bilinçli ve ölçülü kullanıldığı zaman tehlikeli değildir. - Pek çok yemeğin tarifinde yoğurt kullanıldığını göreceksiniz. Çeşitli katkı maddeleriyle üretilen, bir ay beklese bile ekşimeyen ve bozulmayan fabrikasyon yoğurtlar yerine, geleneksel yöntemlerle küçük işletmelerde üretilen, ekşime özelliğini kaybetmemiş köy yoğurdunu ya da evde doğal sütten mayaladığımız yoğurdu kullanıyoruz. - Ceviz, fındık, fıstık, badem, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi kabuklu kuruyemişler mutfağın başköşesinde yer almalı, çantadan da eksik olmamalıdır. Fakat kuruyemişlerin kavrulmamış (çiğ) ve tuzsuz olmasına dikkat edilmelidir. Mümkünse kabuklu olarak alınıp, evde taze taze kırılmalıdır. - Kilo vermek istiyorsak, insülin direnci kırılana dek günde bir adet meyve (düşük glisemik indeksli) bütün olarak yenilebilir. Örneğin, kış aylarında portakal, mandalina, nar veya elma olabilir. Yaz aylarında, çilek (şeker ekilmeden), kiraz, böğürtlen veya ahududu günde 100-200 gr kadar yenebilir. Ayrıca zeytin, yeryüzünde bulunan en sağlıklı meyvelerden biridir. Glisemik indeksi sıfırdır. Her sabah kahvaltıda 10-15 adet zeytin rahat rahat yenebilir. Domates, salatalık ve biberler de (sebze grubunda olmalarına rağmen) o bitkilerin meyveleridir. Ceviz, fındık, fıstık, badem de kendi ağaçlarının meyveleridir ve bunların da glisemik indeksleri sıfırdır. Bu saydıklarımızı meyve olarak bilip tüketirsek, 24 saat içinde ne kadar çok ve sağlıklı meyve yediğimiz ortaya çıkacaktır. Fakat, glisemik indeksi çok yüksek olduğu için kavun, karpuz, dut, üzüm ve taze incir (Gİ = 80-100) maalesef yenmemelidir. Haziran ve temmuz aylarında, hastalarımızın kan yağlarındaki ‘trigliserid’ oranı bu nedenle yükselmektedir (her türlü şekerli meyve yani früktoz, meyve suyu ve tüm şekerli içecekler kan yağlarımızı aşırı olarak yükseltir, unutmayalım!) - Meyve sularında, karpuz ve kavunda bulunan meyve şekeri ‘früktoz’ hemen kan ve depo yağı olan trigliseride dönüşür ve yağ olarak karaciğere ve depolara gönderilir. Karaciğer ve göbek yağlanmaya başlar, bacak kaslarında ve karaciğerde trigliseridler yağ olarak depo edilir. Kanda trigliseridlerin aşırı yüksek olmasının nedeni, meyveler, meyve suları, şekerli içecekler, tatlılar, pirinç pilavı, baklava börek ve fazla tüketilen çay şekerleridir. Meyve şekeri olan früktoz, daha önce de belirttiğim gibi karaciğer için glikozdan yedi kere daha fazla toksiktir. Tatlılarda ve çayda kullandığımız toz şeker ise, 1 molekül früktoz+1 molekül glikozdan meydana gelir.

6 Mayıs 2012 Pazar

10 Nisan 2012 Salı

Yüzdeki çiller için doğal çözüm- Suna Dumankaya

Yüzdeki çiller için beyaz barbunya
* 100 gram beyaz barbunyayı bir gece önceden ıslatıp, ertesi gün 1 litre suda kaynatın. Pişince süzüp ve elde ettiğiniz suyu en az 5 gün boyunca cildinize uygulayın.
Elde ettiğiniz bu sıvıyı dolapta muhafaza etmeyi de unutmayın.
Keten tohumunu kaynatın, suyu ile cildinize masaj yapın. Çiller ve lekeleriniz için de maske olarak uygulayın

 

20 Şubat 2012 Pazartesi

Cilt beyazlatmak için domates maskesi

Malzemeler:
Yarım domates
Un

Hazırlanışı: Domatesi yıkayın ve kabuğunu soyun.

Ender saraç gebelikte beslenme

Ender saraç gebelikte beslenmenin oldukça önemli olduğunu ve gebelikte beslenme konusunda eski usul yöntemlerin yanı sıra bilinçli şekilde beslenmenin anne ve çocuk için oldukça önemli olduğunu belirtti.
Gebelikte beslenmede annelerin şeker içeren hiçbir gıdaya vücudun ihtiyacı olmadığını unutulmamalıdır. Gebelik esnasında şeker tüketimi anne ve çocuk için oldukça tehlikelidir. Gebelikte şekerden uzak durulması gerekmektedir.
Gebelikte ara öğün ; geneli itibari ile ana öğünlere verdiğimiz özeni ara öğünlere göstermeyiz. Halbuki ara öğünlerde sağlıklı beslenmek açısından ana öğün kadar önemlidir. Ara öğünler sayesinde kan şekeriniz dengelenir. Bir sonraki ana öğüne tok oturmuş olursunuz.
Gebelikte su içmek ; su tüketimi herkes için oldukça önemlidir. Fakat hamile bayanlar içinde su tüketimi oldukça önemlidir. Su tüketimi sayesinde vücudunuzda ödemlerin olmasının önüne geçmiş olursunuz.
Gebelikte yağlı beslenmeye dikkat ; gebelikte beslenirken yağlı besinlerden, tuz ve hamur işlerinden elinizden geldiğince uzak durun.
Gebelikte kahvaltı ; hamilelik esnasında kesinlikle kahvaltıları atlamayın, hamilelik anında bulantılar sabahları daha yoğun olduğu için genelde

İbrahim Saraçoğlu Göbek Eritme Kürü

Göbek bölgenizdeki yağlardan kurtulmak için İbrahim Saraçoğlu faydalı bir kür öneriyor. Göbek bölgesindeki yağları, hatta selülitlerinizi yok edecek tarif şöyle:

İbrahim Saraçoğlu Göbek Yağı Eriten Doğal Kür
  • 4 adet taze lahana yaprağı,
  • Yaklaşık 25 dal taze maydanoz,
  • 1 adet limon (sulu olması tercih edilir)
  • Yarım litre su
Göbek Eritme Kürü Hazırlanışı:

2012 KOÇ BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

2012 Koç Burcu


Bu yıl daha çok kazanmak adına arayışlarda bulunabilirsiniz. Alışverişte bulunduğunuz insanları özellikle iyi tanımadığınız kişileri incelemeyi ihmal etmeyiniz. Aileniz ve yuvanızla ilgili yeni gelişmeler yaşanabilir belki aileye yeni biri katılabilir yâda aile bireylerinden birinin özellikle eğitim için yer değiştirmesi gündeme gelebilir.
İdeallerine odaklanmak seni hayata yakınlaştıracak, eğitim ve seyahatle ilgili yeni fırsatlar seni heyecanlandıracak. Yaratıcı konularda ortak bir çalışmaya imza atabilir, seyahatler ve yeni kültürler konusunda sezgi ve hayaller önem kazanabilir. Duygusal olarak hassas olduğunuz bir yıl, bir ilişkinin düzelmesi, tedavi olması ile ilgili gelişmeler de yaşayabilirsiniz.  Yeni iş fırsatları, seyahatler, dost toplantıları bu yıl gündeminde oldukça yer alacak. Stratejik birleşmeler için çok sıkı çalışman gerekebilir. Finans ve iş dünyasında seni destekleyen insanlar bulacaksın.

2012 KOÇ Burcu İşHayatı

Yılın ilk yarısında çok fazla çalışmak zorunda kalabilir fakat çabalarınızın karşılığını alamayabilirsiniz. Bu dönem masraflarınız da artış olabilir, bu masraflar daha çok evinizle ilgili konularda görünüyor.

2012 BOĞA BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

2012 BOĞA Burcu

 Bu yıl sıkıntıların azaldığı bir yıl olacak. Eğitim hayatı devam eden veya sınava hazırlananlar için başarı var. Sosyal ilişkiler ve yeni çevreler hayatınızı renklendirecek. Paranızı ileride memnun olacağınız bir yatırımda değerlendirebilirsiniz bu ev ya da arsa alımı da olabilir. Temmuz gibi uzun yollar görünüyor. Özellikle yılın ikinci yarısı eşinizle ortak harcamalar konusunda tartışmalar çıkabilir. Bu tartışmalarda her iki tarafında ailesini uzak tutmanız gerekecek aksi halde ilişkiniz yıpranabilir. Evli boğalar için eylül gibi hayatınızda daha fazla sorumluluk almanızı gerektiren gelişmeler yaşanabilir. Aileye katılacak bir bebek gibi.

2012 Boğa Burcu İş Hayatı

Yılın ilk zamanlara var olan işinizde pek fazla bir değişim yok. Nisan sonu gibi uzun zamandır sürdürdüğünüz projenizin önüne engeller çıkacak ama moralinizi bozmayın sonrasında planlarınızı gerçekleştirme şansı doğacak. Haziran gibi parasal konularda parlak bir dönem olacak.

2012 İKİZLER BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

Kariyeriniz nedeniyle kendinizde bir değişim yapmak isteyebilirsiniz.  Genel durumunuzla ilgili şartlar değişebilir. Amaçlarınızı gerçekleştirmek için, girişimde bulunabilirsiniz. Seyahatler gerçekleştirebilirsiniz. Yakın çevrenizde değişiklikler yaşayabilirsiniz. Ailenizle veya evinizle ilgili sizi mutlu edecek gelişmeler yaşanacak. Verimli çalışmalar yapacağınız bir yıl olacak. Bu yıl hem aşk hem parasal konulara yönelik gelişmeler keyfinizi yerine getirecek. Bu yıl hafta sonları yapacağınız kısa seyahatler ve yakın çevrenizle ve ailenizle ilgili yaşanacak güzel gelişmeler sayesinde keyfiniz daha da iyi olacak. Özellikle çocuklarınızın başarılı eğitim hayatı sizi mutlu edecek. Bu yıl bazılarınız çocuk sahibi olabilir. Bazılarınız akademik kariyer yapma kararı alabilir. Eğitim,kişisel gelişim gibi konular bu yıl gündeminizde olacak. Sorumluluklarınızın arttığı bir yıl. Kazancınızda fazla olacak ancak artan kazanca bağlı harcamalarınız da artacak. İş hayatında sizi destekleyen ortaklar bulacaksınız. Bu yıl dost çevrenizde bir değişim olabilir yeni dostluklar arkadaşlıklar  gelişebilir.


2012 İkizler İş Burcu İş Hayatı

Bu yıl iş hayatınızda sizi mutlu edecek gelişmeler olacak. Çok yoğun ve aktif bir iş hayatı sizi bekliyor olacak. Ancak bunun karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Değişik yerlerden ve değişik projelerden para kazanma isteğiniz olabilir. Bu yıl özel olarak titiz ve düzenli çalışmalarınız sayesinde işle ilgili engelleri bir bir aşacağınız başarılı bir yıl sizi bekliyor. Bazılarınız temmuz sonu gibi iş yerlerini değiştirebilir.

2012 YENGEÇ BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

Bu yıl çok güzel haberler ve kararlar alabilir işle ve gelecekle ilgili konularda hayat size güzel sürprizler yapabilir. Ocak sonu gibi bir süredir görmediğiniz bir dostunuz sizi arayabilir. Ona zaman ayırmalısınız. Karşı cinsten yeni irtibat kurduğunuz birisi varsa, yakınlaşmak için gayretin sizden gelmesi gerekiyor. Bu yıl akademik kariyer eğitim gibi fırsatları değerlendireceğiniz ve akademik olarak yükseleceğiniz bir yıl olacak. Yılın ikinci yarısı yurt dışı bir gezi düşünüyorsanız ya da kendinizle ilgili bir yenilikte bulunma arzusu içinde iseniz bu dönem bunları hayata geçirebilirsiniz. Yeni yerler görmek, ilginç insanlarla tanışmak, bulunduğunuz ortamda güzellikleri yakalamak adına ilginç bir süreç. Kendinize hedefler belirleyebilir, geminizin kaptanı olarak düzgün rotada farklı ufuklara açılabilirsiniz. Ancak yapacağınız harcamalara dikkat etmelisiniz. Eli açık olmanızın size maddi bir yararı olmuyor, hep zararlı çıkıyorsunuz. Paranızın kıymetini bilmenizle ilgili uyarıları dikkate almalısınız

2012 Yengeç Burcu Aşk Hayatı

Yılın ilk ayları ilişkinizde uzun soluklu ve sağlam temelli bir gelişimin yaşanması adına pek etkili olmasa da, moral duygunuzun ve yaşama bakış açınızın gayet hoş olacağı kuşkusuzdur.

2012 ASLAN BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

Bu yıl dargın olduğunuz kimseler varsa onlarla barışmanız, yoksa yeni dostlar edinmeniz mümkün. Alacağınız teklifleri iyi değerlendirmeniz, kendinizi veya karşınızdaki kimseyi yanıltmadan samimi olarak tartmanız ve cevap vermeniz gerekiyor. Mayıs gibi bir yakınınızın rahatsızlığı canınızı sıkabilir.  Bazı konularda ciddi sözler verebilir ve yeni projelere imza atabilirsiniz. . Ekim sonrası aşırı yoğun çalışma temposuna bir süre ara verip ortam değiştirmeye gereksinim duyabilirsiniz. İş yerinizde gerek patronunuzun gerekse de bazı arkadaşlarınızın olumsuz tutumları nedeniyle sorunlarınız olabilir. Kafanız da fazla büyütmeyin çünkü düzelmeyecek şeyler değil. Maddi konularda olur olmaz insanlara güvenmeyin kiminle ortaklık yaptığınıza dikkat edip iyi ölçüp biçerseniz bu yıl karlı yatırımlar yapabilirsiniz. Ağustos gibi bir mal paylaşımı yaşanabilir. Sevgili aslan burcu duygusal ilişkileriniz sizi sevindirecek gelişmelere açık. Kasım sonrası kalbi boş olanlar bir arkadaş aracılığı ile aradığı partneri bulabilir. Mart sonu gibi bir yakınınızın sağlık problemleri ile uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.

2012 Aslan İş Burcu İş Hayatı

Ocak gibi almayı planladığınız ya da almak için uzun süredir beklediğiniz bir taşınmaz varsa bu işinizde pürüzler çıkabilir. Yılın ilk ayları kazancınız iyi olacak. Bu yıl ofis ortamında ufak tatsızlıklar dışında sizi üzecek bir olay yaşanmayacak.

2012 BAŞAK BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

 Başak burçları 2012 de hiç kazanmadıkları kadar para kazanacak. Ortaklıklar yolu ile daha fazla para kazanabilirsiniz. Özellikle maddi konularda sürprizler yeni olanaklar ortaya çıkabilir. Bu yıl başaklar için bereketli ve huzurlu geçecek. Eğitim hayatı devam eden başak burçları için de başarılara imza attıkları bir yıl. Özellikle çocuk sahibi başak burçlarının bu yıl çocuklarından yana yüzleri gülecek. Temmuz başı gibi biraz sıkıntılı bir dönem yaşayacaksınız fakat uzun sürmeyecek. Ancak bazı başak burçlarının iş, eğitim askerlik gibi çeşitli nedenlerle bu yıl ailelerinden uzak kalmaları olası. Yılın ikinci yarısı sevdiğiniz bir yakınınızın sağlık problemleri canınızı sıkabilir.

2012 Başak Burcu İş Hayatı

 Yılın ilk yarısı iş hayatınızda oluşacak canlılık sizi son derece olumlu etkileyecek. Yılın ikinci yarısı iş hayatında anlaşmalarınızı sözleşmelerinizi daha iyi takip etmelisiniz.

2012 TERAZİ BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

Ailenizi ihmal etmek istememenize rağmen, dikkatinizi kariyerinize vereceksiniz. Kazançlarınızı ve başarınızı pekiştirecek fırsatlar ayağınıza gelecek. Üst düzeyde çalışmak istiyorsanız; yakın çevrenizin de desteğini üzerinizde hissedeceksiniz. Bazı fırsatlar karşınıza çıkaracak ve işinizle ilgili uygun ortamlar oluşacak.  Geleceğinizle ilgili sizin lehinize gelişmelere neden olabilecek kişilerle tanışacaksınız. Eğer işsizseniz bu yıl güzel bir işin kapıları açılacak.  İşinizle meşgul olurken ailenizi ihmal edebilirsiniz. Özellikle evli olup da sorun yaşayan terazi burcu iş konularına kendilerini kaptırıp da eşlerini ihmal etmemeli.

2012 Terazi Burcu İş Hayatı

Anlaşmalar yapmak, ortaklıklara girişmek yeni bir iş, var olan işinizde büyümeye gitmek, ekstra çalışmalar 2012 de gündeminizde olabilir.

2012 AKREP BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

Sevgili akrep 2012 yılında evlilik ve ortaklık alanında bir değişim yaşayabilirsiniz. İşsiz olan akrepler başarılı olacakları bir iş bulabilir veya çocuklarının işe başlamalarıyla sevinebilirler. Bu yıl bazı akrepler kayıplar nedeniyle huzursuzluk yaşayabilirsiniz. Mücadeleci ve rekabetçi davranışlar nedeniyle sorunlarla karşılaşılabilirsiniz. Ortaklaşa konular nedeniyle mağdur duruma düşebilirsiniz. Eş nedeniyle bir değişimle karşılaşabilirsiniz. Ortağınızla ilgili sorunlar çıkabilir. İlişkinizle ilgili hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Bu yıl oturduğunuz evi değiştirme isteğinde bulunabilir ve bu isteğinizi hayata geçirebilirsiniz. Bazılarınız bu yıl yeni bir evcil hayvan edinebilir.
Şubat ayı gibi sizi biraz üzecek haberler alabilirsiniz. Bu haberler doğrultusunda bir akraba problemine çözüm bulmaya çalışabilirsiniz. Eski bir arkadaşınızla olan ilişkinizi yeniden ele alıp bir şekle sokmanız gerekebilir. Şubat sonrası yakın akraba ziyaretleri ve bazı kutlamalar gündemde olacaktır. Yılın ikinci yarısında iş hayatınızdaki yoğunluk artabilir.

2012 Akrep Burcu İş Hayatı

Yılın ilk ayları maddi yönden zorlanıyorsunuz. Bu sıra gelecek hedeflerinizle ilgili riskli girişimlerden ve yeni başlangıçlardan kaçınmanız daha isabetli olabilir, Mart sonu gibi çok özel bir görüşmeniz olacak. İşlerinize bu dönemde biraz daha asılmanız gerekiyor.

2012 YAY BURCU,2012 BURÇ YORUMLARI

2012 yay burçları için değişimin yılı olacak bu değişim hayatınızın her alanında gerçekleşecek.

Bazılarınız eğitim için yurt dışına çıkabilir. Hiç hesapta yokken hayatınızın aşkını bulabilir ve birden bire evlilik kararı alabilirsiniz. Evli yaylar ise bu yıl gelecek bir bebekle sevinebilir. Yay burçlarının birçoğu 2012 de oturduğu evi değiştirecek. Eğer bir apartman dairesinde oturuyorsanız bahçeli bir eve taşına bilirsiniz. 2012 sizin yılınız olacak bu yıl hiç gezmediğiniz kadar gezecek kısa süreli ancak sık tatillere çıkacaksınız. Güzel geçen hafta sonu turları gibi. Bu yıl uzun süredir planladığınız ancak bir türlü hayata geçiremediğiniz bir yurt dışı gezi planınız varsa bavulunuz hazır olsun. Bazılarınız yılın ikinci yarısında girmiş olduğunuz bir sınavdan alacağınız güzel bir sonuçla sevinebilir.

2012 Yay Burcu İş Hayatı

2012 yay burçlarına iş hayatında değişimlerin yılı olacak mevcut işinizi ya da işyerinizi eğer 2011 in son döneminde değiştirmediyseniz 2012 nin ikinci yarısı bu değişiklik gerçekleşecek ve son derece memnun kalacağınız bir iş ortamı sizi bekliyor olacak.

2012 Oğlak Burcu,2012 BURÇ YORUMLARI

Yılın ilk yarısı toplumsal statünüz, işiniz, kariyeriniz gibi alanlarda zorluklar yaşayabilirsiniz. İşiniz, kariyeriniz, toplum içinde ve aile içinde sözü geçen kişilerle ilgili yaşanabilecek tartışmalar ve gerginlikler yüzünden huzurunuz kaçabilir. Çıkabilecek gerginliklere dikkat etmelisiniz. Bu dönemde bazılarınız evlilik ve ortaklık alanında bir değişim yaşayabilirsiniz. İyimser duygularınız değişmeye başlayabilir. Ailenizle ya da evinizle bağlantılı bir gelişme yaşayabilirsiniz. Yılın ikinci yarısında ise sosyal hayatınızdaki olumlu gelişmeler ilişkilerinizin de hareketlenmesini sağlayacak. Kendinize zaman ayırmak için bol vaktiniz olacak. Uzun vadeli kararlar alma fırsatınız olacak. Kararlarınızı alırken aceleye getirmeyin, çevrenizdekilere danışın. Gayrimenkul konusunda, iş ve kariyer alanında ve yurtdışı bağlantılı konularda, hareketli gelişmeler olabilir.

2012 Oğlak Burcu


2012 Oğlak Burcu İş Hayatı

Para durumunuz iyi. İki ayrı yerden gelir sağlayacaksınız. Bir dostla iş birliği olabilir veya dostlarınızla birlikte bir çalışmaya katılabilirsiniz. İş yerinizi, ekibinizi büyütebilir, yeni çalışma ortamları bulabilir, ilginç fırsatlarla karşılaşabilirsiniz.

2012 Kova Burcu,2012 BURÇ YORUMLARI

2012 Kova Burcu


Bu yıl pek çok kova burcu için 2011 in son döneminde hayatında gerçekleşen değişikliklere uyum sağlama dönemi olacak geçen yıl pek çok kova özellikle kova kadınları iş ve ev değişikliği yaptı. Bu yılda güzel sürprizlerin sizi beklediği özellikle iş alanında başarılı bir yıl olacak. Mart ayı gibi borçlarınızı kolaylıkla ödeyebileceğiniz fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Ancak yılın ikinci yarısı paranıza sahip çıkın. Sınırlarınızı aşmayacak şekilde harcamalar yapın ve kendinize belirli bir limit koyarak hareket etmeye özen gösterin. Kısacası ayağınızı yorganına göre uzatın. Bu yıl eğer içinizde akademik kariyer hedefleri olanlar varsa ya da bunu yarım bırakanlar varsa bu yıl tamamlamanın tam zamanı. Yurtdışındaki eğitim ve iş olanaklarını araştırabilirsiniz.

2012 Kova Burcu İş Hayatı

2012 kovaların iş hayatında başarılara imza attıkları yıl olacak. Takdir edilmeniz ve çalışkanlığınızla göz doldurmanız mümkündür. Yılını ilk yarısı ortaklıklar ya da hiç deneyiminizin olmadığı yeni bir sektöre atılmanız olası görünüyor.

2012 Balık Burcu,2012 BURÇ YORUMLARI

Bu yıl siz balıklar için bolluk ve bereket yılı olacak. Uzun zamandır yapmayı planladığınız ama bir türlü hayata geçiremediğiniz planlarınızı uygulamaya koyacağınız bir yıl sizi bekliyor. Sosyal hayatınız da oluşacak canlılık yeni insanlarla tanışmanıza sebep olacak. Bu yıl tüm isteklerinizin yerine geldiği bir yıl sizi bekliyor. Maddi sorunlarınız ortadan kalktığı, keyifli yolcukların yaşanacağı, sevdiklerinizin güzel haberleri ile de daha güzelleşecek bir yıl sizinle.

2012 Balık Burcu İş Hayatı

Geçen yıl pek çok balık işi ile ilgili değişiklikler yaşadı. Bu yıl iş hayatınızı huzurlu sakin uyum içinde çalışacağınız ofis arkadaşlarıyla geçireceksiniz.

30 Aralık 2011 Cuma

Gerginliğe ve strese iyi gelen yiyecekler

Günümüz şartlarında stres ve gerginlik, hayatımızın bir parçası oldu malesef… Gerginliğe ve strese iyi gelecek yiyecekleri sunuyoruz sizlere…

Stres bir çok şeye sebep olmakta ve hayatımızı başlı başınca etkilemektedir.Kimi zaman stresten gözümüz hiçbir şey görmez kimi zaman da stres yüzünden birçok hata yapabiliriz.Peki ne yapmalıyız?Hemen hemen her yönden besinler hayatımızı kuşatmış şekildedir.Bu konuda da bazı besinler yiyerek stresten uzak durabilir hatta tamamen hayatımızdan atabiliriz.

9 Aralık 2011 Cuma

Diyet yapmadan fazla kilolardan kurtulmanın 12 yolu!

Fit bir vücut için yapmanız gereken tek şey; 'yeterli' ve 'dengeli' beslenmek! Üstelik aç kalmadan ve sıkıcı listelere bağlı yaşamadan!

Fazla kilolarınızdan kurtulmanın vakti geldi! Siz de fit bir vücudun hayalini kuruyor, ancak diyetlerle bir türlü baş edemiyor musunuz? Telaşlanmayın, çünkü ideal kilonuza kavuşmanız için ağır ve sıkıcı diyetlere ihtiyacınız olmayacak. Fit bir vücut için yapmanız gereken tek şey; ‘yeterli’ ve ‘dengeli” beslenmek! Üstelik aç kalmadan, sıkıcı listelere bağlı yaşamadan!




Büyük şehirlerde yaşamanın en büyük dezavantajlarından biri, yoğun iş hayatı ve günlük koşuşturmalar nedeniyle düzensiz beslenmek zorunda kalmanız. Hemen hemen herkes sabahları kahvaltısını ayakta atıştırıyor, gündüz tabağındaki besinleri hızla tüketiyor, akşam öğününü de neredeyse yatma vaktine yakın yiyebiliyor. Bunun faturasını da hızla aldığınız kilolar ile ödemek zorunda kalıyorsunuz. Fazla kilolarınızdan kurtulup fit bir vücuda sahip olabilmeniz için başladığınız diyetleri de genellikle düzensiz yaşantınız ya da aynı besinleri yemekten sıkılıp iradenize yenik düşerek yarım bırakıyorsunuz.

14 Kasım 2011 Pazartesi

3 günde 3 kilo verdiren diyet

Yaz mevsimiyle beraber kışın aldığınız kiloları vermeye başladınız. Tatile çıkmanıza 1 hafta kaldı ve bir kaç kilo fazlanız var. Dr. Ender Saraç'ın 3 Günde Zayıflatan Diyeti ile fazla kilolarınızı verebilirsiniz. Önemli nokta ise bu diyeti üç günden fazla yapmamanız gerekiyor.1.GÜN:
Sabahtan öğlene kadar ılık yeşil elma kompostosu içilecek.

Yeşil Elma Kompostosu tarifini öğrenmek için tıklayın!

Öğleden gece yatana kadar lahana çorbası içilecek.

Lahana Çorbası Tarifini Öğrenmek İçin Tıklayın!

Ayrıca gün boyunca bol bol ılık sıvılar alınacak.Rezene çayı ,yeşil çay tercih edilirse daha iyi olur.

Zayıflama Çayı Tarifini Öğrenmek için tıklayın!

2.GÜN:



Gün boyunca sadece çiğ gıdalar tüketilecek

Sabah: 2 adet yeşil elma ve 2 adet salatalık

24 Ekim 2011 Pazartesi

Hülya avşar diyeti

Hülya Avşar bu yaz tam dokuz kilo verdi ve iki beden birden inceldi. Pek çok kişi yaz tatilinden aldığı fazla kilolarla dönerken Avşar'ı tatilde incelten diyeti hazırlayan Banu Kazanç bu işin inceliklerini anlattı. Kazanç; sarkmadan, sıkılmadan, yüz güzelliği hiç bozulmadan diyet yapmanın tüyolarını verdi.

Salata kilo yapardı
Hülya Avşar bu yaz nasıl bir diyet uyguladı?

Bir kere Hülya Avşar'ın vücut yapısı klasik Türk kadını vücut yapısından biraz farklı. Çok spor yaptığı için sıkı bir vücudu var.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Dr. Ender Saraçtan Sağlıklı Zayıflamanın Sırları

Televizyondan, özellikle de sabah programlarından aşina olduğumuz zayıflama doktoru Ender Saraç, kilo vermek isteyenlere zerdeçal, nane ve yeşil elma koklamalarını önermiş: "Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilir, açlık hissinizi bastırabilirsiniz."


"Sağlıklı Zayıflamanın Sırları" adlı bir de kitabı bulunan Ayurveda Uzmanı (Yaşam Bilgisi) ve Aile Hekimi Dr. Saraç, sağlıklı ve hızlı kilo vermek isteyenlere şöyle önerileri var:


23 Şubat 2011 Çarşamba

EVDE ELMA SİRKESİ YAPIMI


Evinizde Tamamen Doğal Yollarla Elma Sirkesi Yapımı


ELMA SİRKESİ yapımı için en uygun elma türü şeker oranı yüksek kış elmalarıdır.Değişik çeşitlerin bir araya getirilerek kullanılması da sirkeye ayrı bir lezzet katar. Sirke yapımında kaçınılması gereken elma türleriyse ham ve ekşi olanlardır. Sirke yapımında dikkat edilecek en önemli konuysa hijyendir. Elmalar yıkandıktan sonra, kullanılacak malzeme ve kavanozlar sıcak suyla iyice yıkanmalıdır.

Elmalar küçük parçalara ayrıldıktan sonra preslenerek veya katı meyve sıkacağından geçirilerek suları çıkarılır. Meyve suyundaki şeker fermantasyona uğrayarak önce alkole, sonra ise asetik bakterilerinin yaptığı fermantasyonla asetik asite, yani sirkeye dönüşür. Sirke yapımında iki faktör çok önemlidir; bakterilerin verimli çalışmasını sağlayacak sıcaklık ve oksijen (havalanma). Havayla teması arttırmak için mümkün olduğunca geniş ağızlı ve sığ bir kavanoz seçilir. Meyve suyu, üstte boşluk kalacak şekilde kavanoza doldurulduktan sonra, meyve sineğinin geçemeyeceği, fakat havalanmanın sağlanabileceği temiz bir bez/tülbentle kavanozun ağzı kapatılır. Günde bir kez karıştırarak havalanmayı sağlamak sirkeleşmeyi hızlandırır. Sirkeleşme için ılık ( 15-25 C ) bir ortam tercih edilir ve kavanozlar güneş ışığından uzak, loş bir yerde saklanır. Kullanılacak kaplar cam veya ahşap olmalıdır, metal kap tavsiye edilmez. Yapım sırasında sirkeleşmeyi hızlandırmak için daha önce yapılan doğal elma sirkesi katılabilir. Sirke, seçilen elma türü ve koşullara göre üç- altı hafta içinde oluşur.

SAÇLARIN HIZLI UZAMASI İÇİN

Saçlarınızın hızlı uzaması için Suna Dumankaya formülü :
Saçlarınızın uzun olmasından hoşlanıyorsunuz ve saçlarınız şuan arzu ettiğiniz uzunlukda değilse Suna Dumankaya' nın önerilerine kulak vermenizde fayda var.

22 Şubat 2011 Salı

BEHÇET HASTALIĞI


Ağzınızda Çıkan Yaralar Behçet Hastalığının Habercisi Olabilir



Ağzınızda senede 3’ ten fazla aft çıkıyorsa,Cinsel bölgenizde yaralar oluşuyorsa, Vücudunuzda sivilce benzeri lezyonlar, bacaklarınızda ağrılı kızarık şişlikler görülüyorsa; anlamlandıramadığınız bu şikayetler Behçet hastalığına işaret ediyor olabilir.


Tüm dünyada Türkçe olarak anılan tek hastalık olan Behçet hastalığı ilk olarak basit belirtilerle kendini gösterse de vücutta tüm sistemleri olumsuz etkileyerek ölümcül sonuçlara neden olabilir. Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ayfer Aydın ,“ Ağız yaraları ve Behçet hastalığı ilişkisi” hakkında bilgi verdi.

Behçet hastalığı nasıl bir hastalıktır?


Behçet Hastalığı, başlangıç aşamasında ağız içi ve cinsel bölgede yaralarla ortaya çıkan ;ancak bütün sistemleri tutabilen ve hastanın yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etkileyebilen, hatta hastanın ölümüne neden olabilen bir hastalıktır. 1937 yılında bir cilt hastalıkları uzmanı olan Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır.

Behçet Hastalığının nedenleri nelerdir?


Hastalığın tam olarak nedeni bilinmemekle birlikte, otoimmün (bağışıklık sistemini ilgilendiren )bir hastalık olarak tanımlamaktadır. Otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi vücuttaki dokulara karşı savaşa geçer. Hastalığın gelişiminde bakteri ve virüs enfeksiyonlarının rolü olabileceği de düşünülmektedir. Genetik geçiş şekli tam olarak bilinmemekle birlikte, hastalığın ortaya çıkmasında kalıtımsal faktörlerinde rol oynadığı bilinmektedir.

Ağızda çıkan yaralar
Ağızda oluşan aftlar Behçet hastalarının hemen hepsinde vardır. Bu belirti, hastalığın diğer belirtileri ortaya çıkmadan yıllarca önce tek başına görülebilir. Yaralar; yanak içi, dil, dudaklar, yumuşak damakta tek ya da çok sayıda ortaya çıkabilir. Yaraların ortası kirli beyaz, etrafı kızarık ve ağrılıdır. Genellikle 7 ile 14 gün içinde iyileşirler. Bu ağız yaralarının en önemli özelliği, yıl içinde tekrar tekrar ortaya çıkmasıdır ancak; tekrarlama sıklığı hastadan hastaya değişir.

İBRAHİM SARAÇOĞLU BOY UZATMA KÜRÜ


Prof.Dr. İbrahim SARAÇOĞLU - BOY UZATMA KÜRÜ



Boy uzatma kürü yaşları 12 ile 22 arasında olan gençler için geçerlidir. Boy uzatmanın yaşa göre uzatılabilme ortalaması aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Boy uzatmanın üst sınır yaşı 22 dir. Boy uzatma kürü 6 ay ile 2 yıl devam etmektedir.

Tablo: Boy uzatma kürü ile ortalama yaş dağılımı

SARAÇOĞLU DEPRESYON KÜRÜ



Prof.Dr. İbrahim SARAÇOĞLU DEPRESYON Kürü


Depresyon teşhişi ile doktor tarafından ilaç yazıldı fakat kullanmak istemiyorum. İlaç yerine ne kullanabilirim?


Günümüzde ruhsal sıkıntı, anksiyete ve depresyon insanlarda artan bir şekilde görülmeye başlamıştır. Korku duygusunun (anksiyete) oluşumunda önemli rolü olan faktörlerden bir tanesi CR (Corticotropin Relaeasing) hormonu beynimizin, değişik bölgelerindeki sinir hücreleri tarafından salgılanan bir hormondur. CR-Hormonu’nun ilgili reseptörlerinin kontrol edilmesinde maydanozun bazı etkin maddeleri önemli rol oynayabilmektedir.

İBRAHİM SARAÇOĞLU ADAÇAYI KÜRÜ


Antibiyotikleri boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve önleyici olarakkullanamayız. Ancak bir hekim kontrolünde teşhisten sonra kullanabilirsiniz.

Oysa adaçayı koruma ve önlemede rahatlıkla kullanabileceğiniz muhteşem bir bitkidir. Ağız hijyenini sağlamada, bademcik ve boğaz enfeksiyonuna karşı önleyici ve koruyucu gücü mükemmel olan adaçayının gargarası ve kürünü öneririm.

KÜR TARİFİ :
Yaklaşık bir bardak suda bir tutam adaçayı (4-5 gr) 10 dakika kısık ateşte demlenir.

21 Şubat 2011 Pazartesi

POLİKİSTİK OVER SENDROMU


Adet düzensizliğini önemseyin!


Polikistik Over Sendromu (POS)


Polikistik Over Sendromu, problemi olan birçok yetişkin kadın kısırlık tedavisi için başvurana kadar bu probleminin farkında olmayabiliyor. Bu hastalık sadece kısırlık değil birçok yönden de diğer hastalıklarla bağlantılı.
Adet düzensizliğini önemseyin!Hayatın ilerleyen zamanlarında kronik hastalıkların (diyabet, kalp rahatsızlıkları, hipertansiyon, endometrial kanser gibi) gelişimini etkilediğinden ergenlikte tedavi edilmesi bu hastalıkları engellemek açısından kritiktir. Aksi takdirde daha sonra finansal ve manevi zorluklar yaşanıyor.

Polikistik Over Sendromu (POS), ilk olarak 1935’te fark edilmiş bir hastalıktır. Genellikle, küçük kistler (“poli kistler”) yumurtalıkların etrafını sarar ve ultrasonda bir dizi inci gibi görünürler. Kistler hormonal dengesizliğin sonucudur, bu hastalıkta testosteron gibi yüksek miktarda erkeklik hormonları artmıştır ve insülin direnciyle bağlantılıdır. Bu sebeple yüzde ve vücutta fazla tüy çıkması (hirsutizm), akne, cilt problemleri ve düzensiz âdet kanamaları oluşur.

Belirtiler : POS olan ve insülin direnci olan kadınların çoğu karın bölgesinde kilo alımı, kilo vermekte zorlanma, canlarının aşırı derecede karbonhidrat çekmesi ve kan şekerlerinde ani düşüşler yaşarlar.

Bu semptomların çoğu ergenlik sırasında yaşanan “normal” olaylardır ve bu yüzden kolaylıkla gözden kaçabilirler. Ailenin veya kişinin farkına varmaması nedeniyle de POS  teşhisi çok geç olabilir. Oysa erken teşhis önemlidir birçok kadın anne olmak konusunda bu yüzden zorluk yaşayabilmektedir.